Mercedes-Benz Türk A.Ş Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt: Bu Yıl Da Pazar Lideri Olarak Konumumuzu Devam Ettiriyoruz

Mercedes-Benz Türk A.Ş Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt: Bu Yıl Da Pazar Lideri Olarak Konumumuzu Devam Ettiriyoruz

 

“YENİ ACTROS, MÜŞTERİYE SUNDUĞUMUZ TOPLAM DEĞER ZİNCİRİNİN PARÇALARINDAN BİR TANESİ”

2020 yılına ilişkin değerlendirmelerin yanı sıra, markanın pazara ilişkin durumuna, Yeni Actros’a ve kampanyalara dair detaylı bir söyleşi gerçekleştirdik. Mercedes-Benz Türk’e ilişkin değerlendirmelerin detaylarını haberimizin devamında okuyabilirsiniz.

Seneye büyük ümitler ile başladıklarını ifade eden Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt sözlerine 2020 yılını değerlendirerek başlıyor. Kurt; “İçinde bulunduğumuz durumu daha iyi tarif edebilmek için Türkiye’nin son 10 yıl itibari ile normal bir yıl olarak değerlendirebileceğimiz bir yıldaki ortalama kamyon pazarı büyüklüğünden başlamak lazım. 2015’den 2016’ya Euro 5-Euro 6 geçişini takiben pazarda daralma son 4 senedir devam ediyor. Yani 2015’den 2016’ya 40 binli pazarlardan 20 bine, bir 20 binlik pazar daha, 2018’de 14 bine düşüş ve 2019’da 8 bin 800-9 bin adetlere düşen bir pazar söz konusuydu. 30 binlik normal bir pazar ile kıyaslandığında 2019 yılındaki 8 bin 800 adetlik pazar, son 20 yılda 2001’den sonra kaydedilmiş en düşük kamyon pazarıydı. Gelen beklenti artık ötelenmiş talebin bir noktada ve büyük ihtimalle de 2020 içerisinde realize olmaya başlayacağı yönündeydi; dolayısı ile tespitimiz doğru çıktı.” diyor.

“Temmuz Sonu İtibari ile Pandeminin Etkisi Avrupa Pazarını Yüzde 40 Daralttı”

Pandemi döneminin pazara etkisini değerlendirerek sözlerini sürdüren Kurt, “Kamyon satışları tüm markalar için yıla çok kuvvetli bir şekilde başladı. Pazar; aylık olarak baktığımızda bir önceki yılın ilk iki ayında yüzde 100, yüzde 120’nin üzerinde seyrederken, ülkemizde başlayan pandemi süreci ile Mart ayı sonu ve Nisan ayında Türkiye’deki hem üretim hem ithalat ağının kapılarını bir aylığına kapatması ile kırıldı. Hala devam etmekte olan pandemi süreci içerisinde, Türkiye’de bir önceki yılla kıyaslandığında daralan tek ay Nisan ayı oldu; Mayıs, Haziran, Temmuz ve hatta Ağustos ayının da bir hayli üzerinde ve geçen senenin 3 katı oldu. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayı ile ilgili özel bir durum var; ticari araçlarda uygulanan KDV teşviki sonlandı ve tekrar yüzde 1’den yüzde 18’e çıktı. Bu nedenle pazarda binli adetlerde giderken, Temmuz özelinde 320 gibi bir adede düşmüştü. Bu sıçramada büyük baz etkisinin neticesi var. Fakat asıl önemli konu; ötelenmiş talep ile şimdi pandemi gerçeği ya da ‘Uzun müddet pazarda bol ve uygun fiyata bulunan kredinin acaba sonuna mı geldik, dördüncü çeyrekte bunun gelişimi nasıl olacak’ konusu. Bunun tabii bir de Avrupa ile kıyaslanmış hali var. Temmuz sonu itibari ile Türkiye kamyon pazarı bir önceki yılın yüzde 68 üzerinde seyrediyor; yuvarlak yüzde 70 diyelim. Biz Mercedes-Benz Türk olarak 6 ton üzerini, kamyon pazarı kabul ediyoruz ve tüm kamyon pazarı içerisinde ölçüyoruz. Kendimizi Avrupa’ya dahil sayayım; yüzde 70 mertebesi ile tüm Avrupa ülkeleri içerisinde kamyon pazarı yükselen tek ülke biziz. Avrupa’nın genelindeki AB üyesi 30 ülkenin ortalamasına baktığımızda, Temmuz sonu itibari ile pandeminin etkisi Avrupa pazarında yüzde 40 daralma olarak gerçekleşti. Tabii Avrupa için monotiplerin çok düşük olduğu ve pazarı yıllara göre çok küçük marjlarda değiştiği, için sıra dışı bir durumdan söz ediyoruz.” açıklamasında bulunuyor.

“Ötelenmiş Talep ve Uygun Finansman, Pandeminin Etkisini Kısa Süreli Yaşamamızı Sağladı”

Kurt, konuşmasında ayrıca şu ifadelere yer veriyor;“Ülkemizdeki pazar artışı sene başladığında, bugün içinde bulunduğumuzdan çok daha yüksek olma ihtimaline sahipti. Şu anda geçtiğimiz senenin yüzde kabaca 70 üzerindeyiz derken, aslında pandemi etkisi olmasaydı belki yüzde 100’ün üzerinde olabilirdi diye ifade edebiliriz. Türkiye’de özellikle Avrupa’da, örneğin inşaat sektörü ülkemizle kıyaslandığında çok durağan bir sektör. Artık altyapı imarını tamamlamış bir kıta ya da ülkeler topluluğundan bahsediyoruz; fakat ülkemizde hala çok büyük altyapı ihaleleri yapılıyor. Özellikle bunun getirdiği bir hareketlilik söz konusu ve ülkemiz büyük yurt içi dağıtım ağı hareketliliğini devam ettiriyor. Pazar, uluslararası pandeminin ilk başlarında yoğun olarak etkilendi; çünkü bu tedarik zinciri özellikle ülkemizde; ürün, mal ve hizmet sağlayan şirketlerdeki durma sebebiydi. Fakat burada pandeminin olumsuz etkisi ile iki etki karşı karşıya geldi; ötelenmiş talep ve uygun finansman. An itibari ile ötelenmiş talep ve uygun finansman Türkiye’de pandeminin etkisini çok daha kısa süreli yaşamamızı sağladı.”

“Bu Yıla Girerken Ürün Gamımızın Neredeyse Tüm Segmentlerini Elden Geçirdik”

Bu yıl da pazar lideri olma konumlarını koruduklarını ifade eden Kurt, “Kendi ölçütümüzün olduğu tonajları kapsayan pazar içerisinde, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da pazar lideri olarak konumumuzu devam ettiriyoruz. Temmuz sonu itibari ile kendi ölçümlediğimiz segmentler dâhilinde yüzde 37’lik bir pazar payına sahip olduğumuzu görüyoruz. Bahsettiğim oranlar, Ağır Ticari Araçlar Derneği (TAİD) verileri.” diyor ve ekliyor; “Biz Mercedes-Benz markası olarak bu yıla girerken ürün gamımızın neredeyse tüm segmentlerini, tüm noktalarını elden geçirdik diyebilirim. Özellikle çekici ürün grubumuzu hem dış görünüm hem donanım, hem de beygir gücü olarak yeniledik; araçlarımız bu sene itibari ile çok kapsamlı bir makyaj geçirdi. Dolayısı ürün portföyümüzü “Yeni Actros” olarak adlandırıyoruz. Çekici grubunda, daha önce çok da aktif olmadığımız yüksek beygir ve donanım segmentine giriş yaptık. Yeni Actros1851 GigaSpace aracımızı pazara tanıttık ve çok cazip bir noktada konumlandırdık; şu ana kadar gösterilen ilgiden son derece memnunuz. Bunun dışında inşaat segmentindeki ürünlermizi de tekrar gözden geçirdik ve yeniledik; onlar da belli oranda yeni donanımlara kavuştular.”

“Çöp Segmentine Yönelik Ürün Grubumuzu Güçlendirdik”

Çöp segmentinde de yenilikler olduğunu ve ürün grubunun güçlendirildiğini vurgulayan Kurt konuşmasında, “Geçtiğimiz yıl seçimlerin de etkisi ile kamu alımlarında özellikle de katı atık dediğimiz çöp segmentinde çok ciddi bir hareketlilik oldu. Bu segmente yönelik ürün grubumuzu güçlendirdik. Çöp segmentinin omurgasını oluşturan 18 ton segmentinde artık yeni bir ürünümüz var. Onun dışında hafif çöp ya da hafif dağıtım segmentinde 10 tonluk Atego pazara sunuldu. Bütün bunların neticesinde de geçtiğimiz yıl pazar payı olarak yüzde 32 buçuklarda kapatmıştık. Bütün bu ürün yenilikleri temelinde geçtiğimiz seneye göre pazar payımızı bir miktar artırmış bulunuyoruz. Yoğun olarak yenilik yaptığımız çekici segmentinde neticelerden memnunuz diyebilirim.” ifadelerine yer veriyor.

“İç Piyasadaki Talep ve İç Piyasaya Yapılan Üretim Arttı”

Mercedes-Benz Türk Kamyon Kamu Satış ve İhracat Grup Müdürü Bülent Tarhan ihracat rakamlarına dair; “Aslında ihracatın üretimdeki payı düştü; sebebi de iç piyasanın üretimdeki payının artması. Geçen sene fabrika yüzde 90 mertebelerinde ihracata çalışıyorken bu sene bu oran düştü; çünkü iç piyasadaki talep ve iç piyasaya yapılan üretim arttı. Bu bağlamda Alper Bey’in de dediği gibi Avrupa pazarının da duraksaması ile ilgisi var. Biz ürünlerin yerlilik oranlarını yükselterek rekabet işlerini artırmaya ve fiyat konusunda daha cazip hale getirmeye odaklanmış durumdayız. Bizim için satışları yurt dışındaki ilgili ülke distribütörleri yapıyor; biz üretim merkezi konumundayız ve ağırlıklı olarak iç pazara hizmet için buradayız. İhracat, şirketimizin vizyonu ve planları içerisinde çok önemli bir pay tutsa da ana odağımız her zaman yurtiçi pazar olmaya devam edecek.” değerlendirmelerinde bulunuyor.

“Bu Sene Yurt İçi Pazarı Ağırlıkta”

Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt konuya ilişkin olarak şunları dile getiriyor; “Birkaç sene önce Aksaray fabrikamızdaki kapasite artırımı projesinde; bir kısmı iç pazara, kalan yarısı da ihracat pazarlarına üretim yapmak üzere oluşturulmuş bir kapasite artışı söz konusu. Bülent Bey’in burada ifade ettiği oranlar; iç pazardaki gelişimlere bağlı olarak değişebiliyor. İç pazarın son 20 senenin en düşük pazarını yaşadığımız bir senede, üretim ağırlığının ihracat lehine kayıyor olması söz konusu; fakat bu sene olduğu gibi artışa paralel olarak yurt içine üretimin artıyor olmasından da memnunuz. Bu da bizim toplam fabrikanın kapasitesinin ne kadar kullanıldığı ile ilgili bir durum. Netice itibari ile ihracat bu sene Avrupa pazarının yüzde 40 gerilemiş olmasına bağlı olarak tüm markalar için geçen senelerden daha düşük seyrediyor. Bu sene özelinde de bunu yurt içi pazarında dengeliyoruz. Geçtiğimiz sene ihracat ağırlıktaydı, bu sene ise yurt içi pazarı ağırlıkta; fakat planın dışına çıkmış bir durum her iki fabrikamız için de söz konusu değil.”

“Üst Yapı Dahil ya da Üst Yapı Hariç Hesaplanıyor”

Aksaray üretimi araçların yerlilik oranlarına yönelik değerlendirmeler ile sözlerini sürdüren Bülent Tarhan; “Biz 1986 yılından beri Türkiye’de üretim yapan ve istihdam sağlayan yerli bir üretici konumundayız. Teknik yerlilik hesabı üründen ürüne değişiklik arz ediyor; aslında bu noktada kamyonda üstyapı sebebiyle çok da anlamlı olmayan sonuçlar söz konusu olabiliyor. Örnek vermek gerekirse, Hoşdere üretimi Mercedes-Benz otobüslerde bu oran yüzde şu kadardır şeklinde net iken; kamyonda durum biraz daha komplike, çünkü üst yapı dahil ya da üst yapı hariç olma durumu hesabı çok değiştiriyor.” açıklamasında bulunuyor.

Konuya ilişkin olarak Alper Kurt, “Kamyon fabrikadan çıktığı hali ile yarı mamul olarak değerlendiriliyor ve bir üst yapı ile tamamlanarak trafiğe tescil oluyor. Tamamlanmış ürüne ait yerlilik hesabının içerisinde, kullanılan üstyapının tipine bağlı olarak, eklenen tutar hesabın içinde yüksek bir oran teşkil edebileceğinden üst yapı dahil yerlilik oranına ilişkin olarak, ‘şu ürün için şudur’ demek çok anlamlı bir sonuç vermiyor. Otobüs gibi bitmiş ürünlerde ise yerlilik oranımızı daha net ifade edebiliyoruz ama Bülent Bey’in de ifade ettiği gibi Mercedes-Benz Türk A.Ş ülkemiz ekonomisine katma değer yaratan bir yerli üreticidir, demek bence konuyu özetliyor.” değerlendirmesinde bulunuyor.

“Şu An Sadece 2020 Üretim Yılına Ait Araç Satıyoruz”

Türkiye’de üretim yapan firmaların yurt içine yönelik 2020 yılı üretim adetlerinde büyük artışların söz konusu olduğunu vurgulayan Kurt, “Ülkemizin genelinde üretim ya da ithalat yapan firmaların stoklarındaki öngörülemeyen artışlar geçtiğimiz seneye ait bir konuydu. Pandemiye rağmen yurt içi pazardaki önemli büyümenin etkisiyle, bugün itibariyle pazarda çoğunlukla 2020 model araçların satıldığını gözlemliyoruz. Bu bahsi geçen konuda, özellikle kamyon pazarında belli sebeplere bağlı olarak çok ani bir düşüş sırasında üretimi ya da ithalatı bir odanın ışığını kapatır gibi kapatamıyoruz. Durdurduğumuz andan 2 ay sonrasına müdahale edebiliyoruz. 2018-2019 yıllarında pazardaki ani dalgalanmalara bağlı olarak bu tarz durumlar yaşandı; ancak 2020 yılında üretim ve ithalatta sıkıntı yok, şu an sadece 2020 üretim yılına ait araçlar satıyoruz.” diyor.

“Yedek Parça Tedariği Aralıksız Devam Etti”

Yedek parça temini konusunda da açıklamalarda bulunan Kurt, “Netice itibari ile hem otobüs hem kamyon fabrikasında tedarik zincirinde bir aylık kapatma yaşandı. 23 Mart’tan itibaren Hoşdere Otobüs Fabrikamız ve 28 Mart’tan itibaren de Aksaray Kamyon Fabrikamız, sırasıyla 20 Nisan ve 24 Nisan tarihine kadar kapalı kaldı. Avrupa’da kamyon üreticileri içerisinde, üretime en az ara veren ya da üretimi en hızlı başlatan markalardan bir tanesi de biz olduk. Tedarik zincirimizde planımızı ya da üretimimizi aksatan herhangi bir sorun ile karşılaşmadık. Pandemi dönemi süresince; yedek parça konusunda tüm yetkili servislerimiz, 24 saat acil hizmet veren istasyonlarımız faal kaldı. Yedek parça tedariği aralıksız devam etti. Dolayısı ile burada yetkili satış ağımızın yanında yetkili servis ağımız da pandemi boyunca tüm müşterilerimize kesintisiz hizmet vermeyi sürdürdü.” şeklinde konuşuyor.

“Tüm Segmentlerdeki Ürünlerimizle Pazar Liderliğini Devam Ettiriyoruz”

Çekici segmentini; satılan her iki kamyondan biri çekici şeklinde tanımlayan Mercedes-Benz Türk Kamyon Satış Operasyonları Grup Müdürü Murat Kızıltan, “Çekicilerde pazar, yüzde 40 seviyelerinde gerçekleşti. Bu sene 2020 yılında ilk yedi ayda bizim TAİD’den almış olduğumuz verilere göre, 6-9 tonu da dahil ettiğimiz taktirde, toplam kamyon pazarı, çekici segmenti ile şu an yüzde 52’lere kadar ulaştı. Yani her iki kamyondan biri çekiciydi ve bu trendin artarak devam ettiğini görüyoruz. İnşaat tarafında bu oran geçen seneye göre biraz daha düştü. İnşaat segmenti, özellikle birçok markada yer alan stoklardan dolayı; geçen sene pazarda müşteri talebi değil markaların stoklarında ne varsa onların satılması istikametinde bir segmentasyonda gelişti. Geçen sene yüzde 25 seviyelerinde gerçekleşen inşaat segmenti bu sene yüzde 17’lere kadar geriledi. Kargo tarafına baktığımızda yüzde 15’lerde gerçekleşti. Yine bizim 9-21 ton ve 6-9 ton dediğimiz hafif kamyon segmentinde, her ikisi de aşağı yukarı Temmuz sonu itibari ile yüzde 18’lik bir pay ile 6 binde gerçekleşti. Bizim tüm ürün gamında en alttaki 6-9 ton hafif kamyon hariç 9 tondan başlayarak yukarıya doğru tüm segmentlerdeki ürünlerimizde segment liderliğini devam ettiriyoruz. Çekici ve inşaaatta liderliğimizi sürdürüyoruz. Kargo segmentinde hafif kamyonlarda rekabet yoğun. Yine 9-21 ton dediğimiz segmentte bizim kendi ürünümüz Atego’da da liderliğimiz devam ediyor.” değerlendirmelerinde bulunuyor.

“Normal Yıl Değerlerine Dönüş Sinyalleri Alıyoruz”

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Alper Kurt, “Türkiye’de normal kamyon pazarı 30 bin adetlerde, ‘pazar iyi gidiyor, geçtiğimiz seneye göre artıyor’ dediğimiz noktada, aslında hala normal seviyenin bir hayli gerisinde seyrediyoruz. Eğer son çeyrekte major bir kırılma olmazsa pazarın gittiği nokta aslında yine bir normal seviyenin yarısına kadar ulaşabilecek toplam pazar büyüklüğü.  Segmentasyon noktasında da Murat Bey’in bahsettiği; pazarın yüzde 50’sinin çekici, yüzde 17-18’inin inşaat, yüzde 17-18’inin kargo ve kalanının kargo ve hafif kamyon segmenti olması durumu da bizim Euro 5 dünyasında ve o yüksek pazarlarda Türkiye’nin normal pazar dediğimiz pazarlar ile örtüşen bir görüntü vermesini sağlıyor. Aslında pazarda sadece adetsel olarak bir normalleşme değil segmentasyon olarak da normal yıl değerlerine dönüş sinyalleri alıyoruz.” diyor.

“Mercedes’in Bir Ürünü Alınmış, Kullanılmış ve Memnun Kalınmış”

Mercedes-Benz Türk Kamyon Filo Satış Grup Müdürü Yusuf Adıgüzel filo satışlarına yönelik olarak; “Filo satışları Mercedes-Benz Türk’ün son yıllardan beri süre geldiği ve güçlü olduğu bir nokta. Dolayısı ile ağır bir sorumluluk olarak iki sene önce göreve başladık. Uzun yıllara ve itimada dayalı olarak oluşan bu ilişkinin kesintisiz sürdürülmesi bizim için çok önemli. Mercedes-Benz’in bu pazarda yıllar içinde oluşmuş çok kadim marka dostları var. Mesela Anadolu’nun herhangi bir ilinde bir filo müşterisine gittiğimiz zaman bizzat tanışmasak dahi, ‘Mercedes’ten mi geldiniz? Hoş geldiniz’ diyorlar. Burada şunu görüyoruz; Mercedes-Benz’in bir ürünü alınmış, kullanılmış ve memnun kalınmış Yani marka vaadi yerine gelmiş” açıklamasını yapıyor.

“Araçlarımız Yakıt Verimliliği Anlamında Müşterilerimizin Yüzünü Güldürmeyi Başardı”

Adıgüzel, yakıt verimliliği konusunda da şu değerlendirmelerde bulunuyor; “Euro 6’da ilk başta herkesin ‘Acaba her türlü yakıt ile çalışır mı?’ şeklinde bir tereddütü vardı. Özellikle ülke dışına çalışan nakliyecilerde bu vardı. Tereddütle yaklaşan kişiler; Euro 6 tüketimlerine şahit olduktan sonra aracını değiştirmek için bir bayinin yolunu tuttular. Şu an baktığımızda özellikle servis cirosu anlamında Euro 5 popülasyonunu biz çok yakından seyrediyoruz. Doğal olarak gittikçe artan bir Euro 6 popülasyonu var. Euro 6 motorlu araçlarımız yakıt verimliliği anlamında müşterilerimizin yüzünü güldürmeyi başardı.”

“Müşterilerimiz ile Hiçbir Zaman Bir Defalık Bir Satış İlişkisi İçine Girmiyoruz”

Yakıt tüketimi konusunda değerlendirmelerde bulunan Alper Kurt, “Satışlarımızı kanala göre ayırırken filo çok önemli bir yer tutuyor. Büyüklük veya filolaşma her segmentte; çekicide, inşaatta, dağıtımda farklı. Fakat filo tarafı ile bireysel taraf arasında en önemli fark, toplam sahip olma maliyeti konusundaki farkındalık ve önceliklerden geliyor. Toplam sahip olma maliyetinin en önemli komponentlerinden biri olan yakıt konusu, Euro 5 zamanlarında motorların yakıt kalitesine karşı dayanımı ile ön planda iken; Euro 6’ya geçtiğimizde tüm markalarda teknoloji yatırımına bağlı olarak artan fiyatlara eşlik eden başka avantajları oldu. İlk yatırım tutarına olan hassasiyetin, markamız sunduğu değer zincirinin başka halkalarında yarattığı fark ile karşılığını verdi. Yakıt tüketimi burada tabii ki çok önemli bir nokta ama onun dışında araçlarımızın servis-intervali de uzadı. Düşük yakıt tüketimimiz, bakım intervallerimizin uzamış olması ve geleneksel olarak markamızın tüm ürünlerinde özellikle belli bir ekonomik kullanım süresi sonrası görece yüksek ikinci el değerleri, toplam sahip olma maliyetinde markamızın özellikle filolar tarafında en çok tercih edilen markalardan bir tanesi olmasını sağladı ve sağlamaya devam ediyor. Geneli itibariyle ticari rasyonel olduğu kadar güvene de dayalı bir ilişki yönetiminin ağır bastığı bir kanaldır filo. Güven yıllara sair oluşan bir durumdur ve birçok farklı başlığı vardır ama filolardaki başarımızın en önemli bileşenlerinden biri fiyat yönetimi konusundaki tavizsiz disiplinimiz ve istikrarımızdır. Müşterilerimiz ile hiçbir zaman bir defalık bir satış ilişkisi içine girmiyoruz. Yani aile olma konsepti markamız otobüste olduğu gibi kamyon dahilinde de var. Biz müşterilerimiz ile olan ilişkimizi güvene dayalı ve uzun soluklu olarak tarif edebiliriz.” şeklinde konuşuyor.

“Eski Axor Serimiz Yerine Actros Serisi’ne Geçtik”

Araçlarında değişikliğe gidildiğini dile getiren Mercedes-Benz Türk Ürün Yönetimi Kamyon Grup Müdürü Çağdaş Özen, Yeni Actros Serisi’ne dair; “Aslında her binek araç gibi, insanların kişisel zevklerinden ziyade toplam sahip olma maliyetlerini göz önünde bulundurarak tercih yaptıkları bir araç. Bizim de geleneksel olarak pazarda aldığımız yüzde 40’lar mertebesindeki payımız, aslında bu toplam sahip olma maliyeti anlamında müşteriyi ne kadar tatmin ettiğimizin en açık göstergesi. Biz aslında 2016 yılındaki Euro 6 geçişi ile birlikte araçlarımızda ciddi değişikliklere gittik. Eski Axor serimiz yerine tamamen Actros Serisi’ne geçtik. Araçlarımız hem görsel hem de yürüyen aksam olarak önemli değişiklikler yaşadı. Bu yıla geldiğimizde, teknoloji, konfor ve güvenlik anlamında birkaç adım daha ileriye alındı diyebiliriz.” diyor ve ekliyor; “Şu anda yalnızca Mercedes-Benz markasına ait olan ve sektörde yalnızca bizim sunabildiğimiz; hem güvenlik hem ekonomi anlamında birtakım avantajlar sunan bir iki örnek vereyim. Dışardan bakıldığında araçlarımızda en çok göze çarpan yeni ‘MirrorCam’ teknolojisi; artık eski, konvansiyonel aynaların yerine dışarıda aerodinamik kamera aksanımız, içeride de bunları karşılayan iki tane yüksek çözünürlüklü büyük ekranlarımız var. Buna dışardan bakıp detayına girmediğimiz zaman, sadece bir teknolojik yenilik olarak görünüyor; fakat hem sunduğu görüş açısı hem de viraj ve kavşaklarda aynanın yaratmış olduğu kör noktanın ortadan kalkmasını sağlıyor. Çok daha geniş bir açıyı görebilme imkânı ve aynı zamanda şerit değiştirme gibi alanlarda şoföre ekstra güvenlik anlamında sunduğu yardımcı fonksiyonlar, manevra yaparken sürekli dorsenin solunu takip edebiliyor olması gibi birçok özelliği bir araya koyduğunuzda hem güvenlik anlamında hem de sürüş konforu anlamında önemli etkiye sahip. Bir de aynalar ortadan kalktığı için sürüş sırasındaki hava direnci de azalmış oldu; bu da yaptığımız hesaplamalara göre ortalama bir kullanımda yılda yüzde 1.3’lük bir yakıt tasarrufu sağlıyor. Bireysel bir müşteri ya da bir filo müşterisi için giderler anlamında son derece önemli.”

“Yalnızca Mercedes-Benz Araçlarda Sunulan En Önemli Güvenlik Özelliği”

Sözlerine Yeni Actros’un özelliklerinden bahsederek devam eden Özen, “Yeni Actros ile birlikte sunduğumuz, bize ait olan bir diğer özelliğimiz de ‘Aktif Fren Asistanı 5’. Aktif Fren Asistanı aslında 2016 yılından bu yana bütün sektörde sunulması gereken bir özellik; fakat kanunun çizdiği çerçeve yalnızca belli hızdaki aracın belli tepkiler vermesi ve aslında çarpışma şiddetini azaltmaya yönelik. Bizim yeni teknolojimiz ise bunun çok daha ötesinde, 90 km/hıza kadar sürüşlerde tam frenleme yaparak çarpışmayı önlüyor. Bir diğer özelliğimiz ise ‘Yaya Algılama’. Avrupa’da yapılan araştırmalara göre; kamyonların karıştığı kazaların yüzde 50’si çarpışmalar neticesinde gerçekleşiyor. Aslında kurallara riayet edilerek kullanıldığında ve sistemin kabiliyeti çerçevesinde bu yüzde 50’lik çarpışmalardan kaynaklanan kazaların büyük ölçüde önüne geçebilecek bir sistemden bahsediyoruz. Bu sadece aracın içindeki kullanıcı için değil, diğer kullanıcı ve taşıdığı yük için de önemli. Yaya algılama aslında daha çok şehir içindeki durumlarda önem arz eden bir özellik. Aktif Fren Asistanı 5, 50 km/saat hıza kadar ki sürüşlerde yola çıkan yayayı hem kamera hem radar sistemi ile algılıyor. Şoför zamanında bir tepki vermez ise önce bir sesli ve görsel uyarı, arkasından da yine tam frenleme yaparak çarpışmayı engelleyebiliyor. Bu da bugün itibariyle yalnızca Mercedes-Benz araçlarda sunulan en önemli güvenlik özelliği.” şeklinde açıklıyor.

“Pazarı Olumlu Yönde Büyütecek Olan Finansman ve Hurda Teşvikleridir”

Devlet teşviklerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Alper Kurt, “TAİD ve Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) nezdinde bu konudaki ortak görüş; hurda teşviki istikametinde bir desteğin oluşturulması. Çünkü Türkiye’nin özellikle pazar daralmasında Euro 5’ten Euro 6’ya geçerken yakıt ile ilgili endişeler sebebi ile filosunu yenilemek yerine bir dönem daha bekleyen ve araçlarını kullanmaya devam edenler oldu. Özellikle de bizim güney komşularımız istikametinde taşımacılık yapan firmaların ötelenmiş talep içerisinde çok ciddi bir yer tuttuğunu düşünüyoruz. Yakıt konusunu ayrı tutuyorum; ama bu araçların yenilenmesi ve değiştirilmesinin pazarı kesinlikle olumlu etkileyeceğini düşünüyorum.” diyor ve ekliyor; “Kamyonda ÖTV oranı yüzde 4 mertebesinde. Dolayısı ile beklenen, vergiden ziyade hurda ve finansman teşviki. Bu sene özellikle pazarı büyüten ve filoların büyümesi değil ama yenilenmesi istikametinde motivasyonu arttıran yerli üretim tarafında kamu bankalarının sağladığı geniş ve uygun finansman olanaklarıydı. Sektör ve yerli üreticiler olarak bunun için müteşekkiriz; çok büyük faydası oldu. Son çeyrekte makroekonomik gelişmelere bağlı olarak bu şekilde devam edip etmeyeceği ayrı bir konu olmak ile beraber, pazarı olumlu yönde büyütecek olan finansman ve hurda teşvikleridir diye düşünüyoruz.”

“Müşterilerimize Çekici Satın Alırken İhtiyaç Duyabilecekleri Tüm Hizmetleri Tek Bir Noktadan Sağlayabiliyoruz”

Yeni araçları Actros’a ve ikinci el alım satım hizmetlerine de değinen Kurt şu ifadeleri dile getiriyor; “Yeni Actros, müşteriye sunduğumuz toplam değer zincirinin parçalarından bir tanesi. Araçla beraber sağlanan servis hizmetleri, bunun dışında kendi aracımız ile ilgili olarak kesintisiz acil servis hizmeti, ikinci el alım-satım hizmetleri, buna başka marka araçlar da dahil edilebilir ve bunların hepsini çevreleyen yine kendimize ait bir finansman hizmetimiz var. Dolayısı ile müşterilerimize çekici satın alırken ihtiyaç duyabilecekleri tüm hizmetleri tek bir noktadan, satış noktalarımızdan sağlayabiliyoruz. Bu hem kendi markamızın alım satımında hem markamıza dönmek isteyen ve Mercedes-Benz markası dışında aracı bulunanların araçlarını değerlendirmeleri noktasında müşteriye sunduğumuz değer zincirinin olmazsa olmazlarından bir tanesi. Bu yıl da özellikle pazarda belli bir dönem arzın talepten daha düşük seyretmesi nedeniyle ikinci el fiyatlarında ciddi bir hareketlenme yaşandı. Fiyatların bu seviyede olması sıfır taraflı sağlanan finansman ile birleşince pazarda çok ciddi bir hareketlenme ile neticelendi; ancak ciddi hareketlenme olarak ifade ettiğimiz her şey hala Türkiye’nin normal pazarının yarısı durumunda. Sinyaller şu ana kadar olumluydu, önümüzde son çeyrek var. Dolayısı ile şu an yıl kapanış ile ilgili yorumda bulunmak için erken; biz 6 ton üzeri pazarın 15 bin adetlere doğru gitmesini öngörüyoruz.”

“Bu Sene de Pazar Lideri Olmak Niyetindeyiz”

Kampanyalarının devam ettiğini vurgulayan Kurt, “Temmuz ayında olduğu gibi Ağustos ayında da özellikle finansman tarafında kampanyalarımız devam etti. Burada kamu bankaları ile işbirliği içerisindeyiz. Kendi finansman kuruluşumuz üzerinden yine müşterilerimizin bankaların normal oranları ile kıyaslandığında çok daha düşük finansman koşulları sunuyoruz. Kamu bankası olmayan bir banka ile de iş birliğimiz bu ay da devam ediyor. Şu andaki büyümemiz ve performansımız, bu pazara ürünlerimiz ile sağladığımız desteklerin de bir neticesi. Son çeyrekte de imkânlar dâhilinde devam ettireceğiz ve bu sene de pazar lideri olmak niyetindeyiz. Servis sözleşmeleri kampanyaları da çok avantajlı fiyatlarda. Toplam sahip olma maliyetini kontrol altına almak burada çok önemli. Normalde finansman dünyasında teminat olarak karşılığı olmayan işlemlerde finansman çok kolay değildir; fakat biz Mercedes-Benz Türk olarak kendi finansman şirketimiz üzerinden servis sözleşmelerine araçla beraber ya da ayrı olarak da finansman desteği sağlıyoruz.” diyor.

 

 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

facebook.com/TRmotosports
twitter.com/TRmotosports
instagram.com/trmotosports/
linkedin.com/company/trmotosports-com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir