Otomotivin geleceğini mobilite çözümleri mi belirleyecek?

Otomotivin geleceğini mobilite çözümleri mi belirleyecek?

 

TEB Cetelem raporuna göre sorunun cevabı; Evet.

TEB Cetelem, her yıl Cetelem Araştırma Merkezi’nin desteğiyle sektörde farklı konularda hazırlanan, “Mobilite, Coğrafya, Kuşaklar – Otomotiv Dünyasındaki Bölünme” başlıklı 2020 raporunda otomobillerin rol ve kullanım şekillerinin, kent merkezinde mi yoksa kırsal kesimde mi yaşandığına ve ayrıca kişilerin yaşına ve yaşadığı ülkeye bağlı olarak değiştiğini gösteriyor.
Araştırma, otomotiv dünyasında bir bölünmenin var olduğunu ortaya koyarken, sürücülerin mevcut ihtiyaç ve beklentilerinin çok değişken olduğuna ve bunların karşılanabilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
TEB Cetelem Genel Müdürü Gamze Halide Berberoğlu Cetelem Gözlemevi 2020 raporunun otomobilin uzun yıllar daha hayatımızda önemli bir rol alacağını gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu: “Cetelem Gözlemevi araştırması, otomotiv sektörünün sürekli geliştiğini ve değişim gösterdiğini gözler önüne seriyor. Özellikle Avrupa’da karbondiyoksit emisyonlarının azaltılmasına yönelik hedefler, otomotiv üreticilerinin üretimlerini bu kriterlere uygun hale getirmek için baskı altına sokuyor.”
“Hedeflerini gerçekleştirmek zorunda olan üreticilerle birlikte elektrikli ve hibrit modellerin yaygınlaşması da kaçınılmaz oluyor. 2019 Cetelem Gözlemevi araştırmasına verilen cevaplardan yola çıkarak, 2030 yılında satılacak elektrikli araçların klasik araçlara oranının ortalama %25’ler seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Bu tahminlerin gerçekleşmesi için otomobil üreticilerinin çok değişken olan sürücülerin mevcut ihtiyaç ve beklentilerini de karşılayacak çözümler üretmesi gerekiyor.”
Otomobil satın alma maliyetinin yanı sıra, yakıt, sigorta, bakım masrafları gibi kullanım maliyetlerinin de yüksek olmasının kişileri farklı tasarruf yöntemleri uygulamaya yönlendirdiğini belirten Berberoğlu, araç sahiplerinin araçları üzerinden para kazanma yöntemlerini değerlendirmeye başladıklarını söyledi.
Berberoğlu; “Araç ve yolculuk paylaşım gibi yeni mobilite çözümleri, otomobiller üzerine reklam alma ya da otomobillerine yerleştirilen sensörler aracılığıyla kişisel verilerini satma yöntemlerini ön plana çıkarıyor. Genç nesiller, teknolojiye çok aşina olmayan 55 yaş ve üzerinin aksine gelecekte dijital teknolojilerle reklam desteği alarak ücretsiz ve kaliteli hizmet sunan çözümlerle ücretsiz otomobillerin var olacağına inanıyor. Otomobiller bir gün ücretsiz olabilecek mi bilemiyoruz ama o zamana kadar çevre dostu ve düşük maliyetli teknolojilerin ve yeni mobilite çözümlerinin sektörde yaygınlaşması kaçınılmaz görünüyor” diye konuştu.
Sektörden Haberler Otomotiv satış sonrası pazarı büyümeyi sürdürüyor Tedarik sanayisinde doluluk oranı arttı
Türkiye’de otomobil sahipliğinin her 1000 kişide 200 adet civarında olduğunu belirten Berberoğlu, “Bu sebeple Türklerin araç paylaşımı, yolculuk paylaşımı gibi yeni otomobilite kavramlarını çabuk benimsemesi, kısa ve uzun yolculuklarda tercih etmesi şaşırtıcı değil. Çoğunlukla büyük şehirlerde araç sahipliğinin yoğun olması kırsal bölgelerde araç sayısında artış potansiyelinin yüksek olduğunu gösteriyor” dedi. Berberoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Pandemi ile birlikte otomotiv sektörü, yolculuk ve araç paylaşım çözümleri en çok etkilenen sektörler oldu. Kısıtlamaların azalması ve yeni normale dönüşle birlikte kişilerin toplu taşıma yerine otomobil sahipliğine yöneldiğini gözlemliyoruz. Yine bu dönemde firmaların sunduğu dijital çözümlerin ön plana çıkacağını ve araç satın alımlarında önemli bir rol oynayacağını öngörüyoruz. TEB Cetelem olarak dijital ve yenilikçi çözümlerimizle iş ortaklarımızın ve müşterilerimizin ihtiyaçlarını ön planda tutmaya devam ediyoruz.”

Cetelem Gözlemevi 2020 araştırmasında; otomobilin mali yükünün fazla olmasından dolayı toplu taşıma, yolculuk ve araç paylaşımı gibi mobilite çözümlerin otomobil sahibi olmanın önemini azalttığına dikkat çekiliyor. Bu konuda kentsel bölgede yaşayanlar ve mobilite çözümlerinin pek var olmadığı kırsal kesimler arasında görüş ayrılıkları bulunuyor. Kırsal kesimlerde ise toplu taşıma seçenekleri yeterince gelişmiş olmadığından otomobil sahipliği önemini koruyor.
Cetelem Gözlemevi araştırmasına katılanların beyanlarından elde edilen sonuçlara göre her 10 kişiden 6’sı otomobilleri olmadan yaşamaya hazır olduklarını belirtiyor. Toplu taşıma ağlarının gelişmiş olduğu kentsel bölgelerde bu oran artıyor. Toplu taşıma gençlerin ve kentlilerin gözünde otomobile ciddi bir rakip olarak görülüyor. Toplu taşıma, yaygın olduğu mega kentlerde otomobile alternatif olarak öne çıkıyor.
Araştırmada araç ve yolculuk paylaşımı gibi yeni mobilite çözümlerinin gittikçe yaygınlaştığı ve otomobil maliyetlerini düşürmek için ciddi bir alternatif olarak ortaya çıktığı gözlemleniyor. Yeni mobilite yaklaşımlarının büyük otomobil markaları tarafından yaratılması, otomobillerin geleceklerini sürüş paylaşımı ve araba paylaşımı gibi yeni uygulamalar etrafında inşa edeceği gerçeğini gözler önüne seriyor.

Otomobiller yeni paylaşım yöntemleri düşünüldüğünde sadece masraf kalemi olmaktan çıkıp, gelir kaynağına dönüşüyor. Türkiye’de her üç kişiden ikisi araç paylaşımına açık olduğunu söylüyor ve aylık 105 Euro gibi bir tutar karşılığı otomobillerini araç paylaşımına açabileceklerini belirtiyor.
Cetelem Gözlemevi’nin 2020 araştırması ile 2017’de yayınlanan “Otomobilimi Seviyorum” araştırması karşılaştırıldığında ise aradan geçen üç yıl içinde tüketicilerin otomobillere olan ilgisinin pek değişmediği görülüyor. 2017 tarihli Cetelem Gözlemevi araştırması, 10 sürücüden 9’unun araçları hakkında olumlu ya da çok olumlu görüşlere sahip olduğunu vurgularken, 10 sürücünün 8’i ise otomobilleri olmadan yapamayacaklarını belirtmişti. 2020 yılı “Mobilite, Coğrafya, Kuşaklar – Otomotiv Dünyasındaki Bölünme” araştırması sonuçlarına göre katılan her 10 kişiden 8’i araçlarına bağlı olduğunu belirtti.
Otomobil sahiplik oralarında son yıllarda gözlemlenen artış da otomobillere olan bağlılık ve sevginin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Batı dünyasındaki büyük şehir merkezlerinde azalan otomobil sahiplik oranlarına karşın, sahiplik oranlarının arttığı Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Türkiye benzer özellik göstererek otomotiv sektörünü etkileyen coğrafi bölünmeyi temsil ediyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise otomobil sahiplik oranı en yüksek seviyede bulunuyor.
2020 Cetelem Gözlemevi araştırma sonuçları kuşaklar arası otomobillere olan bağlılık farklarını da ortaya koyuyor. Y kuşağının, 55 yaş ve üzeri kişilere kıyasla araçlarına daha bağlı olması otomobillerin gençlerin hayatındaki yeri ile bağlantılı olarak açıklanıyor. Kuşaklar arası bu fark en belirgin olarak Çin’de görülüyor. Türkiye’de ise gençler %85 oranında otomobillerine bağlı olduklarını belirtirken, 55 yaş ve üzeri otomobil sahipleri %76 oranında bağlılık gösteriyor. Bu oranlar dünya ortalamasının az da olsa üzerinde seyrediyor.

Sürücüler, araç sahibi olmaya devam nedenleri sorulduğunda, pragmatik olmaktan ziyade idealist görüşler ileri sürerken, katılımcıların %59’u otomobilin kendilerine verdiği özgürlük duygusunun bu kararda etkili olduğunu belirtiyor. Katılımcıların %38’i otomobillerini sevdiğini belirtirken, %23’ü otomobilleri olmadan yaşamayı düşünemediklerini iletiyor. Türkiye’de ise otomobil sahibi olmaya devam etme nedeni olarak özgürlük hissini sevme görüşü öne çıkıyor.
Ankete katılanlara otomobil sahibi olmak ile ilgili düşünceleri sorulduğunda ise farklı görüşler belirtilirken, %39’u otomobil sahibi olmayı elzem bir ulaşım şekli olarak görüyor. Otomobil sahibi olmayı özgürlük ve zevk ile ilişkilendiren sürücülerin yanı sıra giderek artan mali bir yük olarak görenlerin oranı da oldukça fazla. Türkiye’de “otomobil elzem bir ulaşım şeklidir” görüşü ağır basıyor. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların %50’si otomobilin kesinlikle gerekli olabileceği durumlar olduğunu düşünüyor. Bu görüş Çin’de %61 ile son derece yaygın, Türkiye’de ise bu oran %26.
Teknoloji Nereye Gidiyor? Hyundai, robotik teknolojiler üretmeye hazırlanıyor Interbrand’ın en değerli 100 marka listesinde zirve yine Toyota’nın Araştırmaya katılanların %66’sı otomobilleri bir numaralı kirlilik kaynağı olarak görüyor. Türkiye’den araştırmaya katılanların %89’u otomobillerin çevre kirliliğinin esas nedeni olduğunu düşünürken, dünya ortalamasının da %23 üzerinde görüş bildirdikleri görülüyor. Ancak katılımcıların sadece %3’ünün otomobil sahibi olmanın çevreye karşı saygısızca ve zararlı olduğuna inandığı göz önüne alınacak olursa, sürücülerin kendilerinden ziyade kullandıkları araçların çevre dostu olması gerektiğini düşündüğü sonucu çıkartılabilir.
Katılımcıların %26’sı otomobilin düşük ekolojik ayak izine sahip olması gerektiğini belirtirken, özellikle kentlerde doğa dostu tercih olan hibrit ve elektrikli otomobil satın alma eğilimlerinde artış gözlemleniyor. Benzinli otomobil almak isteyenler hala çoğunluğu oluştursa da giderek daha fazla kişi hibrit ve elektrikli otomobilleri tercih ediyor. Dizel otomobillerin egemenliği ise son bulmuş gibi gözüküyor. Çevreye uyumlu otomobiller söz konusu olduğunda Türk katılımcılar hibrit otomobilleri %47 oranında tercih ederken, elektrikli otomobilleri tercih edenlerin oranı %35.

Kaynak:

TEB Cetelem

 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

facebook.com/TRmotosports
twitter.com/TRmotosports
instagram.com/trmotosports/
linkedin.com/company/trmotosports-com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir