8 soruda klasik otomobiller!

8 soruda klasik otomobiller!

 
Her dönem alıcısı bulunan, üretildiği zamanın en önemli modelleri olan klasik otomobillerin ülkemizde de azımsanmayacak kadar çok meraklısı var. Peki klasik otomobil almanın incelikleri nelerdir hiç düşündünüz mü?Otomobil seven arkadaşlarımla ne zaman yan yana gelsek az da olsa aklımızdan eski model bir otomobil alıp orijinal bir şekilde onu restore etmek/ettirmek ile alakalı kesinlikle bir sohbetimiz oluyor. 1950’ler pek olmasa da 1960 ve sonrası modellere ilgimiz fark ettiğim üzere oldukça yüksek. Ancak bu ilgi sadece bizimle kısıtlı değil. Etrafımızdaki klasik otomobillere baktığımızda bu otomobillerin model yıllarından bu fikre ulaşmam daha kolay oldu.
Klasik otomobil demişken kısaca nasıl klasik araç olunur ondan da bahsedeyim, 30 ile 49 yaş aralığında olan otomobiller klasik olarak kabul edilirler. Her klasik değerli değildir diye belirtmem de fayda var.
Bende çoğu zaman düşünmüşümdür klasik bir otomobil sahibi olabilir miyim, olur mu, yapabilir miyim, iyi bir restorasyon süreci yaşar mıyız, sonrasında nerede muhafaza edebilirim gibi onlarca soru hep aklıma geldi. İnanıyorum ki sizde bu yazıyı okurken bu soruları en az bir kez kendinize sorduğunuzu fark etmişsinizdir. Bu cevapsız soruları açıklığa kavuşturmak için bende S&S Motors genel müdürü Ferhat Albayrak ile bu konuyu konuşmaya gittim.
Ferhat Albayrak, uzun yıllar boyunca FerMas’ın (Ferrari Maserati Türkiye) genel müdürlüğünü yapmış ve sonrasında da Türkiye’nin en büyük otomobil satıcılarından S&S Motors’un genel müdürlüğü pozisyonuna getirilmişti. Yaptığı işten ötürü pahalı ve klasik otomobillerle alakalı çok fazla bilgiye sahip olduğunu bildiğim için kendisiyle bu konuyu konuşmak bizi sonuca daha çabuk ulaştıracaktı. İşte o konuşmamızdan notlar…
Kesinlikle olur. Klasik otomobili eski bir araç olarak değil, bir tablo, bir heykel gibi bir sanat eseri olarak görmek lazım. Bu şekilde yaklaştığınız zaman gerçek anlamda bir yatırım aracı olacaktır.
Bu restore edilmiş otomobilin kondisyonuna göre değişiyor. Gerçek anlamda kapsamlı bir restorasyon gerçekten çok pahalı, meziyetli ve de tecrübe gerektiren bir iş. Dünyada sadece 1 modeli restore eden ve 1-2 milyon euro’lar alan garajlar var. Türkiye’de de bu iş tâbii ki gelişiyor ancak uzmanlaşması çok daha önemli.
Yapılmış bir otomobil de çok uygun olabilir, kötü durumda olan bir aracı alıp restore etmek de cazip olabilir, bu tamamen aracına göre farklılık gösterir.
Evet var, gün geçtikte sayıları artıyor ve dünyadaki örneklerine göre çok güzel işler çıkarılıyor. Genelleme yapmam çok zor ancak çokiyi garajlar var.
Her otomobil parçası gibi klasik araçların da parçalarının ithalatı çok kolay değil, burada asıl sıkıntı 2.el parçaların ithalinin yasak olması. Çoğu klasik aracın parçası üretilmediğinden, yenisini temin etmek bazen olanaksızlaşıyor.
Yüzde vermemiz güç, ancak Türkiye’de Klasik otomobil kültürünü gerek dergimize her ay koyduğumuz bir araç, gerek yüksek stoğumuzlaaşılamaya ve büyütmeye gayret ediyoruz.
Nereden aldığınıza!
Türkiye’deki 3 ana otomobil müzesinde önemli rakamlara ait araçlar bulunuyor. Bunların en pahalıları 1955 Mercedes 300 SL Gullwing ve1928 Bugatti Type 35 olarak sayılabilir.
Bunlar genelde 1994’lerden önce getirildiği için şu an için böyle bir koleksiyon yapmak çok güç. Türkiye’deki en pahalı klasik otomobillerden birini geçtiğimiz aylarda biz sattık, 1973 Lamborghini Espada.
Ayrıca şu an TR’deki satılık en pahalı klasik otomobil bizim stoklarımızda yeni alıcısını bekliyor; 1963 Ferrari GTE.
Günümüz araçlarıyla mukayese edilmez tabi ki ayrıca o dönemlerde ekonomiden ziyade güç ön plandaydı.
 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Facebook: https://www.facebook.com/TRmotosports
Twitter: https://twitter.com/TRmotosports
Instagram: https://instagram.com/trmotosports/
Linkedin: https://www.linkedin.com/company/trmotosports-com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir