2023 İspanya GP’sinden aldığımız dersler neler?

2023 İspanya GP’sinden aldığımız dersler neler?

 

 

. . .

Beklenen yağmur bir türlü gelmedi

İspanya’yı F1 tarihlerinin kurak yarışlarından biri olarak düşünebiliriz, nitekim 1996’dan beri bir yağmurlu yarışa dahi ev sahipliği yapmadı. Yarışın çoğunlukla Mayıs-Haziran döneminde gerçekleştirilmesi ve Barcelona’nın Akdeniz’e kıyısı olması nedeniyle bu durum epey doğal.
Ancak bu kez hafta başından beri herkes bir yağmurdan bahsedip duruyordu, sıralama turlarında %40, yarışta %60 civarı bir yağmur beklentisi bulunmaktaydı.
Elbette bir Formula 1 klasiği tekrardan gerçekleşti ve Cumartesi günü 3. antrenman seansının yanı sıra Formula 2 yarışını da vuran yağmur ne sıralamada, ne de yarışta kendini göstermedi. Formula 1 izleyicisi olarak boynumuz yine bükük kaldı.
 

Mercedes güncellemelerin ardından kendini buldu

Sürpriz bir kararla Monako’ya güncellenmiş araçla gelen ve yağmur lastiklerine geçiş esnasında iyi bir strateji izleyerek mücadeleyi 4-5 tamamlayan Mercedes için asıl sınav senelerdir iyi oldukları İspanya’da verilecek gibi duruyordu.
Tamam, kimse Mercedes’ten galibiyet beklemiyordu, ancak sidepod’ın dönüşü, ön süspansiyonların sürüş kalitesini arttırması ve geliştirilmiş bir tabanın tur zamanlarına etki etmesi az da olsa bekleniyordu.
Mercedes’in özellikle yarışta beklentileri aştığını söyleyebiliriz: hem Lewis Hamilton, hem de George Russell ana rakipleri olan Ferrari ve Aston Martin’i rahatça mağlup ettiler ve mücadeleyi 2-3 tamamlayarak podyuma çıktılar.
Üstelik kolay bir podyum olmadı, Hamilton’ın iki, Russell’ın ise tam dokuz sıra yükselmesi gerekti!

FIA’nın Tsunoda’ya verdiği ceza anlamsızdı

NBA’de her yıl “Most Improved Player” ödülü verilir ve en çok gelişim gösteren oyuncu ödüllendirilir. Bu ödülün muadili Formula 1’de olsa bu sezonki galibi hiç şüphesiz ki Yuki Tsunoda olurdu.
Zayıf aracıyla 15. sıradan başlayan ve yarış içinde sürekli tırmanarak kendini 9. sıraya kadar atan Tsunoda, son turlarda Guanyu Zhou ile dokuzunculuk mücadelesi veriyordu.
İvme yakalayan Zhou ilk virajda dış çizgiden Tsunoda’nın yanına geldi, ancak çizgisini sıkı savunan rakibine karşı gelemeyerek pist dışına çıktı.
Olayı inceleyen FIA, Tsunoda’ya beş saniye zaman cezası verdi, ancak geçmiş örneklere baktığımızda -örneğin Grosjean-Magnussen ikilisinin birbirlerini sürekli pist dışına attıkları 2019 İspanya- bu tür olaylara ceza çıkmadığını görüyoruz. Üstelik bu hareketin herhangi bir kastı da yoktu, sadece sıkı bir çizgi savunmasıydı. Zhou pekala pistte kalabilirdi.
Kısacası FIA, bu kadar sakin bir yarışta bile eleştiri kaynağı olmayı başarabiliyor.
 

Charles Leclerc kariyerinin en kötü hafta sonunu geride bıraktı

İddialı bir ifade, ancak bir düşününce Leclerc büyük ihtimalle bundan kötü bir hafta sonu geçirmedi. Kısaca bakalım: yeni araca alışamadı, sıralama turlarında yol tutuşu düşük pistte lastikleri çalıştıramadı, sonuç olarak henüz ilk bölümde 19. olarak sıralama turlarına havlu attı, yarışa ise vites kutusu değiştirerek pit yolunda başladı ve berbat bir stratejinin ardından 11. olarak puan alamadı.
Evet, bir kabus senaryosu yazsak karşımıza bu çıkardı.
Leclerc’in neden bu kadar yavaş kaldığını bilmiyoruz, takım Cumartesi gecesi aracı baştan aşağı inceledi ve iki haftalık arada bütün parçaları Maranello’ya götürmeye hazırlanıyor. Leclerc’e göre problem lastikleri çalıştıramamalarından kaynaklanıyor, takım ise henüz bir açıklama yapmış değil.
Öyle ya da böyle işin Leclerc’e dokunduğunu da söyleyebiliriz, nitekim son turlarda Tsunoda’nın cezasının ardından puan alma fırsatı vardı, Pierre Gasly’i geçmesi yeterliydi -ancak geçemedi. Bu durumlarda daha hırslı bir Leclerc görmeliyiz.
Ufak da bir dipnot: Leclerc 2019 Monako GP’sinden bu yana ilk kez Q1’de elendi, böylece dört sezonluk bir seri de son buldu.

Bu yıl Red Bull dışında ilk kez bir takım çifte podyum gördü

Formula 1 tarihinin en dominant araçlarından biriyle sezona başlayan Red Bull, normal bir yarışta podyumun en az iki sırasını rezerve etmiş vaziyette, ancak podyumun 3. basamağı için Aston Martin, Mercedes ve Ferrari sıkı rekabet içinde -hatta Alpine de Monako’da bu rekabete katıldı!
Dolayısıyla, yarış olaylı geçmediği veya Red Bull sıkıntı yaşamadığı sürece farklı bir takımın çifte podyum yapması hiç kolay değil, hatta ilk altı yarışta bunu başarabilen bir takım olmadı!
Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi hem buraya iyi bir araçla gelmeleri, hem de 11. başlayan Perez’e göre daha iyi bir yarış çıkarmaları sayesinde nispeten kanatlanan Mercedes, Lewis Hamilton ile ikinci, George Russell ile 3. olarak çifte podyum yapmayı başardı.
Mercedes böylece 2022 Brezilya GP’sinden beri ilk kez iki araçla podyuma ulaşırken, bu yıl da Red Bull dışında ilk kez bir takım iki araçla podyuma çıktı.
 

 Fernando Alonso ve Aston Martin sezonun en kötü yarışını geçirdi

33, 33, 33… bütün Alonso hayranlarının hafta sonu başlarken sürekli zikrettiği sayı buydu; nitekim 33. galibiyetini arayan Alonso bu yarışla beraber Formula 1 tarihindeki yarışların %33.33’üne çıkmış olacaktı, üstelik Aston Martin’e pit yolunda 33 numaralı garaj tahsis edilmişti… bütün işaretler Alonso’yu göstermekte ve Mission 33’ün sonunda tamamlanabileceğini gösteriyordu.
Ancak işin doğrusu Cuma gününden itibaren bu senaryo hayale dönmeye başladı, nitekim Alonso hiçbir antrenman seansını aşırı etkileyici bir şekilde geçirmemesinin ardından sıralama turlarının ilk bölümünde çakıl havuzuna çıktı ve tabanına hasar vermesinin ardından seansın kalanını pek de iyi durumda olmayan bir tabanla tamamladı.
Yarışa 9. pozisyonda başlayan Alonso’nun en alternatif stratejilerden birini uyguladığını söyleyebiliriz: yumuşak hamurla başladı, bir daha yumuşak hamura geçti ve son olarak orta hamuru taktı. Tek sıkıntı, 2. bölümü uzatmaya çalıştıkça zaman kaybetmesi ve son bölüm için büyük avantaj elde edememesiydi.
Her şeye rağmen mücadeleyi 7. pozisyonda tamamlayan Alonso, geçen sezon “rüya” olarak nitelendirdirebileceği bir sonucu bu sene “kabus” olarak görebilecek konumda. Kendisini zirvelerde görmekten mutluyuz!

Tarihte sadece 15. kez bütün pilotlar yarışı tamamladı

Dayanıklılık sorunlarının azalması, TecPro bariyerlerin ufak hataları cezalandırmaması ve pilotların da gerektiğinde temiz yarışması derken artık birçok yarışta çok az pilotun yarış dışı kaldığını görüyoruz -tamam, Avustralya’yı bir istisna olarak tutuyoruz…
Sorunların fazla, agresifliğin daha da fazla olduğu eski Formula 1 uzun süre her yarışta en az bir kişinin kurban edilmesine sahne oldu, öyle ki 1961 Hollanda GP’sinin ardından altı araçlı 2005 ABD GP’sine kadar 44 sene boyunca asla bütün pilotların damalı bayrağa ulaştığına şahit olamayacaktık!
Bu sezon ise Miami’de 20 yarışçı birden damalı bayrağa ulaşmış, kimsenin olay yaşamaması sonucu sarı bayrak dahi sallanmamıştı. Beklenmedik bir olaydı -daha da beklenmedik olanı ise iki yarış sonra aynı senaryonun bir daha yaşanacak olmasıydı!
Hiçbir pilotun kaza yapmadığı, spin atmadığı, pist dışına çıkmadığı, çıksa dahi -Guanyu Zhou gibi- olay yaratmadan döndüğü mücadelede dayanıklılık sorunu da olmayınca Max Verstappen liderliğinde bütün grid damalı bayrak görmeyi başardı! Üstelik, yine sarı bayrak görmedik! 
Evet, temiz yarış herkesin işine geliyor, ancak insan kaos görmeyi de özlüyor…
 

Max Verstappen bütün hafta sonunu domine ederek kazandı

Bundan üç-dört sene önce hepimiz en az bir kez şu soruyu sormuşuzdur: acaba Verstappen iyi bir aracın koltuğuna geçerse neler olur?
Son iki senedir bizlere bu sorunun cevabını veren Max, bu sene ise dominant bir araçla yapabileceklerini gösteriyor: İspanya’ya ilk altı yarışta dört galibiyet ve altı podyumla gelen Hollandalı pilot, şampiyonada da net bir farkla liderdi.
Bu performansı taçlandırmak için kariyerinin ilk zaferine ulaştığı Barselona’dan daha iyi bir pist olamazdı, Max de bunun farkında olacak ki Cuma gününden itibaren gaza bastı.
Sonucu kısaca özetleyelim: üç antrenman seansını da lider tamamladı, sıralama turlarının son bölümünde henüz ilk turunda 0.9 saniye farkla öne geçti ve son turunu tamamlamasına gerek dahi kalmadan pole pozisyonuna ulaştı.
Peki ya yarış? İlk virajda iyi ivmelenen Sainz’ı arkada tutmasının ardından 2. turda farkı 1 saniyenin üstüne çıkarttı ve bir daha arkasına bakmadı. Üstüne üstlük, son turlarda pist limitleri uyarılarına rağmen en hızlı turu da ele geçirmeyi başardı.
Pole pozisyonu, galibiyet, en hızlı tur ve bütün turlarda liderlik… Verstappen bu performansıyla beraber kariyerinde 3. kez grand chelem yaparak rüya gibi bir hafta sonunu layığıyla kapattı.

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir