A’dan Z’ye ADR

A’dan Z’ye ADR

 

Cüneyt Erbilgin
“En Fazla Görev Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlarına Düşüyor”

Türkiye’nin karayolu taşımacılığı alanında dünyada önemli bir konumda olduğuna dikkat çeken Cüneyt Erbilgin, bilinenin aksine ülkemizde ilgili faaliyetleri düzenleyen ilk mevzuatın ADR ile gündeme gelmediğini ifade ediyor. Tehlikeli Madde Taşımacılığını düzenleyen ilk hususi düzenlemenin 22 Ekim 1976 Tarih ve 15742 sayılı Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Hakkında Yönetmelik ile hayata geçirildiğini kaydeden Erbilgin, Türkiye’nin ADR ile tanışmasının, AB üyelik sürecinin doğal bir gerekliliği olarak geliştiğini söylüyor.

Erbilgin, “21 Kasım 1994 tarih ve 94/55 sayılı EC Konsey Direktifi ile 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren tüm AB üyesi ülkelerde ADR Mevzuatının uygulanması zorunlu kılındı. Bu kapsamda üyelik müzakerelerini sürdüren ülkemiz ilk olarak 2005 yılında uygulanmasına karar verilen ADR Konvansiyon metni üzerindeki meclis onayının ardından ADR paralelinde hazırlanan “Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik” ile  (ilk hali 31 Mart 2007/26479)  24/10/2013 tarihli ve 28801 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi” diyor.

Özellikle taşıma sektörü başta olmak üzere tüm tarafların 2018 yılı için hazırlıklı olması gerektiğine dikkat çeken Erbilgin, “Henüz, Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi (TMFB) almamış, Faaliyet Belgesi almış ancak TMGD bulundurmayan, araçlarının üretim yılını dikkate almak üzere Taşıt Uygunluk Belgesini çıkarmayan ve taşımanın niteliğine uygun SRC 5’li sürücü çalıştırmayan tüm işletmeler eksiklerini tamamlamalı” uyarısında bulunuyor.

Avrupa Güvenlik Danışmanları Birliği’ne Kabul Edilen İlk Dernek

Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanları ve Eğiticileri Derneği’nin ana faaliyet çalışmaları hakkında kısa bir bilgi verir misiniz? Gelinen süreçte hangi çalışmalara imza attınız?

Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanları ve Eğiticileri Derneği (TMGDER), ADR, IMDG, RID ve DGR Eğiticileri ve Danışmanları’ndan oluşuyor. Derneğimiz, Tehlikeli Madde Taşımacılığı faaliyetlerinde güvenliğin artırılması, risk ve tehlikelerin minimize edilmesi için Türkiye de faaliyette bulunan uzman ve eğiticileri en verimli şekilde temsil etmeyi ülkemizde ve Avrupa düzeyinde çıkarlarını korumayı ve mesleki sorunlara çözüm üretmeyi amaçlamakta. Ekim 2014 Yılında kurulan derneğimiz amaç ve hedefleri doğrultusunda özverili bir Eğitmen/Danışman ekibiyle sektörel faaliyetlerine başladı. TMGDER, UNECE tarafından otorite kabul edilen (EASA) Avrupa Güvenlik Danışmanları Birliği üyeliğine Türkiye’ den kabul edilen ilk dernek olup, böylelikle Türkiye’nin uluslararası bir sivil toplum erkinin parçası olmasına da katkı sağlamış durumda. TMGDER olarak yılda iki kez olmak üzere Avrupa Güvenlik Danışmanları Birliği bünyesindeki toplantılara bizzat iştirak ederek faaliyet bölgelerindeki ülke uygulamalarını her yıl Bakanlığımızın da katkı sağladığı sektörel panellerde masaya yatırarak gelecek planlarının oluşturulmasına katkı sağlıyor. Yine her yıl yıl düzenli olarak yayımlanan Sektörel Raporlarla meslektaşlarımız başta olmak üzere tüm taraflar için aydınlatıcı analizleri kamuoyuyla paylaşıyor. TMGDER, ADR Kovansiyon metni üzerindeki ilk ciddi çalışma olan ADR 2015 kitabının çeviri ve basımı ile ADR 2017 metninin basımını gerçekleştirerek bu konuda önemli bir ihtiyacı karşılamış durumda.  

“İşletmelere 1 Temmuz 2015 Tarihi İtibariyle Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Alma Zorunluluğu Getirildi”

Özellikle karayolu ile yapılan tehlikeli madde taşımacılığını belli koşullara bağlayan yasal düzenlemelerden (mevzuatlardan) kısaca bahseder misiniz?

Ülkemizin ADR ile tanışması, AB üyelik sürecinin doğal bir gerekliliği olarak gündemimize girdi. Çünkü 30 Eylül 1957 tarihinde imzalanan anlaşma metni 21 Kasım 1994 tarih ve 94/55 sayılı EC Konsey Direktifi ile 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren tüm birlik üyesi ülkelerde uygulanmasını zorunlu kılıyordu. Bu kapsamda üyelik müzakerelerini sürdüren ülkemiz ilk olarak 2005 yılında uygulanmasına karar verilen ADR Konvansiyon metni üzerindeki meclis onayının ardından ADR paralelinde hazırlanan “Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik” (ilk hali 31 Mart 2007/26479)  24/10/2013 tarihli ve 28801 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. (15 Haz. 2008 1. Uzatma) (10 Tem. 2009 2. Uzatma) (18 Aralık 2010 3. Uzatma) Bu kapsamda 10/04/2014 tarihli ve 15341 sayılı Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Düzenlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönerge yayımlanarak bu faaliyetlerde bulunan işletmelere 1 Temmuz 2015 tarihi itibariyle Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Alma zorunluluğu getirilmiştir. Son Olarak Yönetmeliğin Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı başlıklı 33’üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında hazırlanan Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlarının (TMGD) nitelikleri, eğitimleri ve belgelendirilmeleri ile görev, yetki ve sorumluluklarına dair usul ve esasları düzenleyen “Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Hakkında Tebliğ” 22/05/2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yine 01 Temmuz 2015 tarihi itibariyle işletmelerde TMGD bulundurma zorunluluğu başlamıştır. Tebliğ hükümlerinin karayolu taşımacılığı sektöründe etkin ve daha verimli uygulanabilmesi amacıyla, Tebliğ’de bazı maddelerde değişikliğe gidilmiş ve Tebliğ değişikliği 19/04/2017 tarih ve 30043 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Tebliğ ile 01/01/2018 tarihinden itibaren, tehlikeli madde ile iştigal eden işletmelere TMGD istihdam etmek veya Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Kuruluşlarından (TMGDK) hizmet almak zorunlu hale getirilmiştir. Bu kapsamda, Tebliğ kapsamında kalan işletmelerin TMGD hizmeti alacağı TMGDK’ların niteliklerini, belgelendirilmelerini, görev ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanan Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Kuruluşlarının Yetkilendirilmesi Hakkında Yönerge 18/07/2017 tarih ve 58352 sayılı Bakanlık Makam Oluru ile yayımlandı.

Ülkemizde tehlikeli madde taşımacılığının geldiği nokta hakkında bilgi verir misiniz? Taşımacılık hangi koşullarda yapılmaktadır? Şartları taşımadığı halde taşıma işi yapanlara ne gibi cezai müeyyideler uygulanmaktadır?

Başta da belirttiğimiz üzere 94/55 sayılı EC Konsey Direktifi ile 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren tüm birlik üyesi ülkelerde uygulanmasını zorunlu kılınan ADR konvansiyon metni ülkelerin mevcut iç yasalarının uyumlu hale getirilmesini gerekli kılmış ve bu kapsamda tehlikeli madde taşımacılık kurallarımız ve anlayışımız yeniden şekillendi. Bu süreçte gerekli tüm yasal düzenlemeler yapılarak sektörün uyumuna sunuldu. Geldiğimiz noktada başta sürücüler olmak üzere tehlikeli maddeleri taşıyan, gönderen, paketleyen, yükleyen, dolduran  ve  boşaltan  işletmeler ve çalışanları gerek ilgili Bakanlığın ve gerekse sivil toplum kuruluşlarının düzenlemeler hususundaki farkındalık artırıcı gayretleriyle önemli bir bilgi birikimine sahip oldu. Ancak bu bilgi düzeyi tarafların gerek güvenlik anlayışlarında ve gerekse bu amaç doğrultusunda hayata geçen yasal zorunluluklara uyum süreçlerine tam yansıyamadı. Gerekli faaliyet belgelerinin temin süreci başta olmak üzere özellikle sektöre yön verecek ve ilgili faaliyetleri organize ederek doğal bir otokontrol oluşmasında önemli bir yere sahip olan TMGD’lerin tecrübe yetersizliği sahada önemli bir takım aksaklıkları beraberinde getirdi.  Yapılacak denetim faaliyetleri ve edinilecek saha tecrübelerinin bu aksaklıkları zamanla gidereceği öngörülüyor. Son yapılan düzenlemeler ile tarafların üzerine düşen sorumlukları yerine getirmeleri hususunda gerek güvenlik persfektifi ve gerekse cezai yaptırımlar açısından birtakım zorlayıcı unsurların varlığı da göz ardı edilmemeli.

“TSE, Araç ve Üst Yapılarının Üretim ve Onay Aşamalarında Önemli Çalışmalar Gerçekleştirdi”

Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye tehlikeli madde taşımacılığında dünyanın neresinde yer alıyor? Gerekli teknolojik altyapıya sahip mi? Ülkemizin atması gereken adımlar var mı? Kısa detaylandırır mısınız?

Ülkemizde belki çok bilinmez; ancak Tehlikeli Madde Taşımacılığını düzenleyen ilk hususi düzenleme 22 Ekim 1976 Tarih ve 15742 sayılı Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Hakkında Yönetmelik ile hayata geçirildi. Yani bilinenin aksine ülkemizde ilgili faaliyetleri düzenleyen ilk mevzuat ADR ile gündeme gelmedi. Burada ülkemizin karayolu taşımacılığı alanında dünyada önemli bir konumda olmasını (1980’e kadar Avrupa karayollarında seyir eden her üç tırdan ikisi Türk taşıtıydı) göz ardı etmeden, bu konumunun bir gereği olarak ilgili yasal düzenlemeleri yakından takip etmesi hatta belirleyici olması bile normal karşılanmalı. Tabi bilindiği üzere mevzuat sadece taşıma faaliyetiyle sınırlı olmayıp bunun yanında tehlikeli maddelerin taşındığı ambalaj, büyük paketler konteyner ve bunları taşıyacak araçlar ve üst yapıları için de önemli bir takım gereklilikleri beraberinde getirdi. Şu an için bu gibi yeterliliğe sahip onaylı ambalaj, araç ve üst yapılarının temini önümüzde duran öncelikli bir ihtiyaç. Sınırlı sayıda üreticinin varlığı bu süreçte ihtiyaç sahibi sektör aktörlerini zorlayan önemli bir eksiklik olarak zikredilebilir.  2016 yılı itibariyle ilgili Bakanlıkça yetkilendirilen TSE, bu açığın giderilmesi adına faydalı adımlar atmış ve bu sürecin tamamlanması yolunda özellikle araç ve üst yapılarının üretim ve onay aşamalarında önemli çalışmalar gerçekleştirmiş durumda. Kanaatimizce sektördeki bu ihtiyacı gören üretici işletmelerin artmasıyla bu husus ta da beklenen seviye yakalanacak görüşündeyim. Son dönemlerde üreticilerimizin teknik altyapılarındaki gelişmeler ve değişen pazar anlayışları bu yeterlilikteki ürünlerin teminini mümkün hale getirdi.

Araçlarda Bulunması Gereken Zorunluluklar

Tehlikeli Madde taşıyan bir aracın (tanker, tank, konteyner vd.) sahip olması gereken özellikler ve zorunluluklar nelerdir? Özellikle güvenlik anlamında bir tankerde bulunması gereken donanımlar nelerdir?

Öncelikle araçların üretimine ilişkin zorunluklar ADR’nin Bölüm 9.2 kısmında açıklanmış ve bu kapsamda taşıt tipine bağlı olarak araçlardaki elektrik teçhizatı, firen teçhizatı ve yangın risklerini minimuma indirecek önlemler ile hız sınırlandırma cihazları gibi bir takım gereklilikleri sağlamış olmaları istenmekte.  Örneğin; elektrik teçhizatları başlığında yalıtılmış kablo ve devreler, elektriksel olarak yalıtılmış hava alabilen akü kutuları, aküler için güvenlik şalterleri, bu şalterlerin kontrol edilebileceği kabin içi korumalı kontrol aygıtları, fren teçhizatları başlığında kitlenmeyen acil durum fren sistemleri (71/320/EEC direktifi), yangın risklerine karşı kolayca alev almayan malzemeden yapılmış sürücü kabinleri, yine sürücü kabininin arka tarafına yerleştirilen tankla aynı ene sahip metalden ya da bir başka uygun materyalden yapılmış bir koruyucu levha ve alev tutucu egzoz sistemleri vb. Ayrıca araç üstyapılarına ilişkin ADR 6.8 bölümünde metalik malzemeden mamul gövdeli sabit tanklar (tankerler), sökülebilir tanklar, tank konteynerleri, tank takas gövdeleri ile tüplü gaz tankerleri ve çok elemanlı gaz konteynerlerinin (megc’ler) yapımına, teçhizatına, tip onayına, muayenesine, testlerine ve işaretlenmesine ilişkin zorunluluklar belirtiliyor.  Özetle belirtmek gerekirse bir imalatçı için dikkate alınması gereken hususlar:

Kalite yönetimi: Öncelikle yukarıda ifade ettiğimiz gibi yetkili kuruluşlara müracaat öncesi işletmelerin belirli bir imalat sistemine sahip olmaları gerekmektedir. Bu sistem içerisinde özellikle üretimin izlenebilirliğinin sağlanması olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Temel olarak ADR Tip onay süreci böyle bir sistemi (ISO-9001) zorunlu kılmasa da bu durum belgeleme sürecinde önemli bir avantaj sağlamaktadır.

İmalat süreci: İmalat süreci, tasarıma uygun taşıt tipi için kullanılacak sacın seçimiyle başlar. Malzeme spesifikasyonu bu sebeple çok önemlidir. Genel olarak tasarımcı, tankerin yapımında bir ulusal veya uluslararası standartları enstitüsü tarafından yayımlanan (EN 10204) veya yetkili makam tarafından kabul edilmiş ferritik çelik, östenitik çelik veya alüminyum alaşımlar gibi malzemeler seçmelidir.

Kullanılan sacın gövde çapına göre kalınlıkları belirli standartlara bağlanmıştır.

Gövde çapı

≤ 1.80 m

> 1.80 m

Paslanmaz Ostenitik çelikler

2.5 mm

3 mm

Diğer çelikler 3 mm 4 mm

3 mm

4 mm

Alüminyum alaşımları

4 mm

5 mm

%99.80 saflıkta alüminyum

6 mm

8 mm

 

İmalat sürecinde malzemelere ilişkin testler önemlidir. Bir sertifikaya sahip olan malzemeler kullanılsa bile malzeme yetkili bir test kuruluşunca standartlara uygun olarak test edilmeli, raporlanmalı ve değerleri sağladığı deklare edilmelidir. Malzeme normunun yeterliliği çekme-kopma, kırılma ve darbe testlerine tabi tutulmalıdır. Bu testler tanker gövdesinin maruz kalacağı dış çalışma sıcaklıklarında yapılmalıdır. (örneğin +50C ila – 40 C de)

Tank donanımı: Üretimde bir başka husus tank boyutları ve donanımlarına ilişkin şartlardır. Kısaca bahsedecek olursak; dairesel veya eliptik kesitli ve azami çapı 2 metre olan tankerler, aşağıdaki şartlardan birini yerine getirecek şekilde yerleştirilen bölme duvarları, dalga kıranlar veya dış ve iç takviye halkaları ile desteklenmelidir. İki komşu takviye parçası arasındaki mesafe 1,75 metreden kısa veya buna eşit olmalıdır. İki komşu bölme veya şişme duvarları arasındaki hacim 7.500 litreden küçük veya buna eşit olmalıdır. Tank gövdesi ile arka tampon arasında en az 1 m koruma mesafesi bulunmalıdır. Yine bu tankerler için en az 500 mm çaplı muayene delikleri bulunması, uygun menhol kapakları ve kapak koruyucuları için geçerli olan gereklilikler söz konusu olmakta. ADR ‘li araçlarda yine kendi kapsamında üretim onayı bulunan ADR sertifikasına ya da uyumluluğuna sahip fren sistemleri, elektrik donanımları, dolum sistemleri ve güvenlik ekipmanları kullanılmak durumundadır. Tüm bu hususlar TSE tarafından belirli periyotlar dahilinde gerek üretim gerekse kullanım aşamasında kontrol edilerek Taşıt Uygunluk ya da Taşıt Durum Tespit raporlarıyla kayıt altına alınmakta.

“37 Bin 900 Araca, 29 Milyon 610 Bin 965 Lira Ceza Kesildi”

Tehlikeli Madde taşıyan araçlar hangi aşamalarda denetim ve kontrollerden geçiyor? Türkiye denetim ve kontrol noktasında gerekli hangi çalışmaları yapıyor, değerlendirir misiniz?
Tehlikeli madde taşımacılığı kapsamında gerçekleştirilen yol kenarı denetimleri 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren ağırlıklı olarak Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na bağlı Bölge Müdürlükleri aracılığıyla yapılmakta.  Ayrıca ilgili bakanlık tarafından yetkilendirilen muayene istasyonları ile araç sahiplerinin sürece uyumu desteklenmekte. Yine 2017 yılı itibariyle bakanlık bünyesinde yetiştirilen denetim personeli ile liman gümrük sahaları ve sınır kapıları başta olmak üzere sahada işletme denetimleri ve özellikle Bakanlık tarafından oluşturulan U-Net otomasyon sistemi üzerinden denetimler gerçekleştirilmekte. Bu kapsamda Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü ekiplerince; Adana, Ankara, Antalya, Bolu, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Samsun, Sivas ve Trabzon Bölge Müdürlüklerine bağlı yol kenarı denetim istasyonlarında, 1 Ocak-1 Ağustos döneminde toplam 7 milyon 545 bin 857 araç denetlenirken, 37 bin 900 araca, 29 milyon 610 bin 965 lira ceza kesildi.  Denetimlerde cezaların büyük kısmının araçların yetki belgesi olmamasından ve fazla yükleme ile tehlikeli madde taşımacılığı kurallarının ihlalinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Yine yapılan 5 bine yakın işletme içi saha denetimlerinde Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi olmayan işletmelere ilgili mevzuat hükümleri kapsamında çeşitli cezalar uygulanıyor.

“Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanları 2018’de Her Alanda Görev Yapmaya Başlayacak”

Tüm bu denetim ve kontrol faaliyetlerinin yeterli olmadığı açık olsa da yılda ortalama 20 milyon ton tehlikeli maddenin karayoluyla taşındığı ülkemizde ve birçok kesim tarafından hala iyi anlaşılamamış olan bir uygulamanın hayata geçirilebilmesinin zorluğu da ortada. Kanaatimize göre bu süreçte en fazla görev Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlarına düşmekte. 01.01.2018 itibariyle sahada her alanda görev yapmaya başlayacak olan uzmanlarımızın gerek işletme faaliyetlerinin gerektirdiği tecrübe süreci, gerekse mevzuatın ağır sorumlulukları ile kendilerine yüklenen görevlerin bilinciyle sahada doğal bir otokontrolün kurulmasında başrolü üstlenmeleri bekleniyor.

“ADR Konvansiyonu 2010’da Hız Kazandı”

Özellikle 2017 itibariyle sektörü değerlendirecek olursanız nelerden bahsedersiniz?

Yönetmelik her ne kadar tehlikeli yük naklinin düzenlenmesi nihai amacına yönelik olsa da içeriğinde en az nakil operasyonları kadar önemli birçok konuda düzenleme de bulunmakta. Bu kapsamda; tehlikeli yüklere konu olan üretim, taşıma ve endüstriyel depolamadan nihai ambalajlama faaliyetlerine kadar birçok sistemin yeniden yapılandırılması beklenmekte. Kapsadığı alan bakımından son derece geniş ve kompleks bir kurallar bütününü içinde barındıran ADR Konvansiyonu, Türkiye gündemine her ne kadar 2005 yılında girse de özellikle 2010 yılı itibariyle hız kazanan farkındalık çalışmaları artık neredeyse tamamlanma aşamasına geldi. Tarafların sürece uyum konusunda gösterdikleri direnç, alt yapı kazanımlarına değer veren, faaliyet süreçlerini nitelikli hale dönüştürme gayretinde olan ve özellikle yurt dışı faaliyetlerde bulunan kurumsal işletmelerin öncülüğünde bir nebze de olsa kırılmış görünüyor.

 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Facebook: https://www.facebook.com/TRmotosports
Twitter: https://twitter.com/TRmotosports
Instagram: https://instagram.com/trmotosports/
Linkedin: https://www.linkedin.com/company/trmotosports-com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir