Anısına: Jules Bianchi

Anısına: Jules Bianchi

 

 

. . .

F1 dünyası, son 30 senede çok büyük iki kırılma noktasından geçti: 1994 San Marino Yarış ve 2014 Japonya GP. Her iki yarışta da büyük bir trajedi hakimdi, birinde bütün zamanların en iyi pilotlarından Ayrton Senna hayatını kaybetmiş, diğerinde ise Ferrari genç sürücü akademisi üyesi Jules Bianchi ağır yaralanmıştı.  Bianchi, Senna’nın hayatını kaybetmesinin ardından bu denli ağır bir kaza geçiren ilk pilottu, nitekim o elim kazanın ardından bütün motor sporlarında her açıdan büyük bir seferberlik başlamış, pilotlar uzun süredir aktif olmayan GPDA’yı (Grand Prix Sürücüleri Birliği) hayata döndürmüş, FIA ve Formula 1 ise güvenlik önlemlerinin artışı konusunda devasa adımlar atmışlardı. Böylece Senna, vefatının ardından F1’e efsanevi kariyerinin yanında büyük bir miras daha bırakmış, bu da belki 2000’lerde büyük kazalar geçiren Fernando Alonso, Robert Kubica ve Mark Webber gibi isimlerin hayatının kurtulmasını sağlamıştı. Ancak motor sporları her zaman risklidir ve bazen alınan önlemlerin bile yeterli olmayacağı durumlar yaşanabilir. 2014 Japonya GP’sinde yaşananlar tam olarak her şeyin yetersiz kaldığı, sonrasında FIA’nın da çok eleştirileceği bir durumdu. Sonuç olarak; 17 Temmuz 2015’te, 9 aylık bir yoğun bakım sürecinin ardından, geleceğin dünya şampiyonlarından biri olarak gösterilen Bianchi’yi kaybettik. Jules Bianchi,Test Pilotu, Scuderia Ferrari XPB Images Bianchi, yetenekli bir genç pilottan ötesiydi. Her şeyden önce o bir takım oyuncusu ve akıl hocasıydı. Takım oyuncusuydu, çünkü Marussia ile Formula 1’e girdiği 2013’te geçirdiği zor zamanlarda dahi her zaman takımının yanında kalmış, 2014 Monako GP’sinde canını dişine takarak kazandığı iki puan ise Marussia’nın takımlar şampiyonasında 9. olmasını ve takımın 2 sene daha ayakta kalabilmesini sağlamıştı. Akıl hocasıydı, çünkü kendisi sayesinde bugün bir diğer genç Formula 1 dünyasının zirvesini zorluyor: vaftiz oğlu Charles Leclerc. 2010’ların başında parasının bittiğini ve kariyerinin bitmek üzere olduğunu söyleyen Leclerc, Bianchi hakkında şunları söylüyor: “2010 sezonunun ardından babamın parası bitmişti ve karting’e devam edebilecek kaynağa sahip değildik. Kariyerimin sonuna gelmiş gibiydim. Ancak Jules, benim için Nicholas (Todt, Jules’un ve birçok pilotun menajeri) ile konuştu ve Nicholas masraflarımı karşılamayı kabul etti. Jules olmasaydı hiçbir yere varamazdım.” Bugün Leclerc 5 kez yarış kazanmış bir sürücü olarak karşımızda duruyor, ancak ne olursa olsun Jules’u asla unutmuyor ve unutmayacak. Genç pilotun acı kaybının F1’e bıraktığı bir diğer miras ise hiç şüphesiz ki halo. Kazanın ardından FIA, uzun süredir tartışılan bir konu olan “kafa koruması” hakkında harekete geçti. Takımlar çeşitli önerilerle karşımıza çıktılar; Red Bull, şu anda IndyCar’da kullanılan aeroscreen’i desteklerken, Ferrari halo ile karşımıza çıktı.  Birçok tartışmanın ardından FIA ve takımlar, daha makul çözüm olarak görülen halo’nun kullanımına onay verdiler ve bu hamle, şu ana kadar birçok hayatı kurtardı. Halo olmasaydı, 2018 Belçika GP’sinde Charles Leclerc, 2020 Bahreyn GP’sinde Romain Grosjean, 2022 Britanya GP’sinde ise Guanyu Zhou’yu kaybedebilirdik. Jules artık bedenen aramızda değil, nasıl bir kariyere sahip olabileceği ise her zaman bir soru işareti olarak kalacak. Ancak o, kalplerimizde daima bir şampiyon olarak yaşamaya devam edecek. JULES BIANCHI, 3 AĞUSTOS 1989-17 TEMMUZ 2015. Pierre Gasly, Scuderia Toro Rosso, Jules Bianchi anısına çiçek bırakıyor /

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir