Babadan oğula miras: Kevin Magnussen

Babadan oğula miras: Kevin Magnussen

 

 

. . .

Magnussen Formula 1’e giden yolları nasıl yürüdü?

Kevin Magnussen, 5 Ekim 1992’de Danimarka’nın Roskilde şehrinde dünyaya geldi. Babası Jan Magnussen eski bir F1 pilotuydu, 1997 ve 1998 sezonlarında Stewart ile Formula 1’de yarışmış, Jackie Stewart tarafından “Senna’dan bu yana gelen en yetenekli isim” olarak tanımlanmasına rağmen kalıcı olamamıştı.
Sonrasında dayanıklılık serilerinde yarışmaya başlayan Jan, GT sınıflarında 4 kez Le Mans 24 Saat’i kazanmayı başardı.
Başkent Kopenhag’ın ilçesi sayılabilecek Roskilde oldukça küçük bir yerdi, dolayısıyla Magnussen’in sıkıcı bir çocukluk geçirmemesi için tek seçenek daha o günlerden ailesinin ayak izlerini takip etmek gibi görünüyordu.
2 yaşında ilk kez bir go-kart aracına binerek motor sporlarıyla tanışan Kevin, direksiyon başına geçmek için epey şanslı bir zaman seçmişti, nitekim o sene babası Britanya Formula 3 şampiyonasını 14 galibiyetle domine ederek şampiyon tamamlamıştı! Küçük yaşta edinilen hız tutkusuna şampiyon bir babayı hayranlıkla izlemesi eklenince, Kevin’ın gideceği yol da belli olmuştu.
O günden sonra sürekli ailesini baskılayan, babasının neredeyse her yarışına gitmek isteyen küçük Kevin, birkaç sene içinde babasının Formula 1’e kadar çıktığını, sonrasında ise hayallerine veda ettiğini görecekti. Bu durum Kevin’ın hayallerini de, babasının ona desteğini de etkilemedi -hatta Kevin ailesini kendisini finanse etmeleri için sürekli bastırdığını da söylüyor.

2008 senesine kadar yerel karting şampiyonalarında mücadele eden Kevin, 16 yaşına geldiğinde Danimarka Formula Ford ile açık kokpit serilerine ilk adımını atıyordu. Oldukça iyi bir çaylak sezonu geçiren ve yerel şampiyonaların kendisine yetmeyeceğini kanıtlayan Kevin, 15 yarışta 11 galibiyetle şampiyonluğa ulaşıyor, sonraki sene Formula Renault 2.0 ile uluslararası sulara atlıyordu.
Geçen sene yayınlanan biyografisinde 2008’e kısaca değinen Kevin, o sene bir Formula 1 aracıyla test yapma fırsatı yakaladığını, ancak yaşının çok genç olması nedeniyle babası tarafından engellendiğini söylüyor. Aynı zamanda çeşitli röportajlarda o sene kariyerinin finansman eksikliği nedeniyle sona yaklaştığını, bu nedenle üç ya da dört ay boyunca bir fabrikada çalıştığına da değiniyor. 
Her şeye rağmen Formula Renault 2.5’a geçmeyi başaran Kevin’a Formula 1 kapıları da gittikçe açılıyor, takvimler 2009’u gösterdiğinde başarılı iki sene önce Lewis Hamilton’a yatırım yaparak turnayı gözünden vuran McLaren, 2009 senesinde Kevin’ı genç sürücü programına alarak Kevin’ı fabrikada çalışmaktan kurtarıyordu.
Magnussen ailesinin takıma yabancı olduğunu söyleyemeyiz, nitekim babası tam zamanlı koltuk bulana kadar iki sene boyunca McLaren yedek pilotu olarak görev yapmış, hatta 1995 Pasifik GP’sinde Mika Hakkinen’in yerine piste çıkmıştı.
Sonraki dört sene boyunca çeşitli Formula 3 şampiyonalarında boy gösteren Kevin, 2010’da Almanya Formula 3’te 3. 2011’de babasının şampiyon olduğu Britanya Formula 3’te 2. olarak sağlam adımlar atmaya devam etmişti. Kevin’ın katıldığı her şampiyonada rekabetçi olmayı ve şampiyonluğa oynamayı başarmasıyla göz doldurması, McLaren için de iyi bir haberdi. Takım her an kendisine bir Formula 1 fırsatı sunabilirdi.
İlk fırsatını 2012 genç sürücü testinde yakalayan Kevin, testin en hızlı zamanını elde ederek kendini gittikçe Formula 1 kamuoyuna da tanıtmaya başlıyordu. O sene dönemin önemli serilerinden Formula Renault 3.5’ta yarışmaya başlayan Kevin için Formula 1 artık uzak görünmüyordu.
2013 sezonu, Kevin’ın kariyerinin en kritik sezonlarından biriydi. Formula Renault 3.5’ta ilk sezonunu 7. bitirmesinin ardından şampiyonluğun en güçlü adayı konumuna gelen Kevin, diğer McLaren sürücü akademisi üyelerinden Stoffel Vandoorne ile mücadele edecekti! 
Her iki McLaren sürücüsünün de beklentileri fazlasıyla karşıladığı ve 17 yarışın 9’unu kazandığı sezonda daha hızlı olan taraf ise Magnussen idi. Vandoorne’un aksine hiç yarış dışı kalmayan Kevin, 60 puan gibi büyük bir farkla şampiyonluğa ulaşmayı başarmıştı. Formula 1 araçlarıyla yaptığı çeşitli testlerde ne kadar hızlı olabileceğini gösteren Kevin, artık Formula 1 için de ciddi ciddi düşünülen bir isimdi.
 

Kevin’ın F1 kariyeri başlıyor

Kitabında artık unutulan McLaren döneminden anekdotlar paylaşan Kevin, kendisinin geleceğini düşünen McLaren takım patronu Martin Whitmarsh’ın 2014 sezonunda kadrosunu tamamen yenilemeyi düşünen Force India’da kendisine bir koltuk ayarladığını söylüyor -ancak CEO Ron Dennis’in planları çok daha farklıydı.
Hamilton’ın ayrılığının ardından dönemin genç yeteneği Sergio Perez ile anlaşan takım, bu ortaklıktan hiçbir şekilde verim alamamış, Button’ın aksine yavaş MCL28 ile kendini hiçbir şekilde kanıtlayamayan Perez’in takımla da arası bozulmuştu. Dolayısıyla Checo’nun sözleşmesinden çıkmayı düşünen Dennis, bunun gerçekleşmesi halinde Kevin’ı kiralayarak farklı bir takımda yarıştırmak yerine bizzat kadroya almayı planlıyordu.
Günün sonunda planları tutan taraf Dennis oldu. Kevin’ın Force India anlaşması iptal oldu, anlaşmayı ayarlayan Whitmarsh bu nedenle -hiç olmazsa Magnussen’in iddiasına göre- kovuldu ve Kasım ayında yapılan bir açıklamayla Perez’in McLaren macerası bir sezonun ardından sona erdi. Zaman, takımın 5 senelik yatırımının meyvesini alma zamanıydı.
14 Kasım 2013 tarihinde McLaren ile resmen anlaşan Kevin, risk almaktan asla çekinmeyen takımın Hamilton’dan sonraki ilk çaylağı olacaktı.

McLaren yılları: Ne Kevin, ne takım beklentileri karşılayamıyor

Eğer ilk yarışında pole pozisyonuna ulaşan Jacques Villeneuve veya podyuma çıkan Lewis Hamilton değilseniz, çoğunlukla başarı için belli bir süre beklemeniz, hiç olmazsa ufak bir olgunlaşma sürecinden geçmeniz gerekmektedir -ama bu durum Magnussen için geçerli olmadı. Onun kariyer zirvesi, kariyerinin henüz ilk yarışında gelecekti!
V6 turbo-hibrit motorların ve yere iyice yaklaşan burunların ilk yarışı olan 2014 Avustralya GP’si birçok takım için bir alışma yarışıydı. Henüz ilk turlarda Mercedes Lewis Hamilton’ı kaybedince, zaten geride olan Red Bull pilotu Sebastian Vettel de yarışa veda edince, mücadeleye 4. sıradan başlayan Magnussen kendini rahat bir üçüncülüğe giderken buldu. Aracı finişe sorunsuzca getiren Kevin, kariyerinin henüz ilk yarışında podyuma çıkıyordu! Yarışın ardından 2. Daniel Ricciardo’nun numune yakıt eksiği nedeniyle diskalifiye edilmesi, Jenson Button’ı da üçüncülüğe yükseltiyor, McLaren 2019 Brezilya Yarış öncesi son podyumunu 2-3 olarak elde ediyordu.
Podyumda çocuk gibi sevindiği görülen 21 yaşındaki K-Mag’in bilmediği şey; bu yarışın ardından bir daha podyumun kenarından bile nadiren geçebileceği ve birçoklarının aksine genç yaşında zirveden inmenin ne demek olduğunu tatmaya hazırlandığıydı.

Sezonun kalanı kendisi için kolay geçmedi. Button’ın temposunu yakalamakta zorlanan Kevin, yıl içinde genel olarak kontrolsüz agresifliğiyle öne çıktı. Özellikle Almanya’da Massa’ya takla attırması ve Belçika’da Alonso’yu pist dışına iterek ceza alması gibi olaylardan ötürü eleştirilen Kevin’ın hızlı olduğu ise su götürmez bir gerçekti, bir çaylak olarak bunun yeterli olacağını ve takımda kalacağını düşünüyordu.
Ama bir hamle kendisinin kariyerini bir anda alt üst etti: Sebastian Vettel’in Ferrari’ye geçişi! Bu hamlenin ardından Fernando Alonso boşa çıkıyor, emekli olacağı düşünülen Jenson Button’ın yerini alarak McLaren’a döneceği yüksek sesle dillendiriliyordu -döndü de, ancak Button yerine Kevin’ın yerini alarak döndü!
K-Mag, rüya gibi başlayan sezonu koltuksuz kalarak ve yalnızca 55 puanla şampiyona 11. si olarak kapatmıştı. Button’dan tam 71 puan gerideydi. Artık kendisi McLaren’ın yedek pilotuydu ve sadece 2016 sezonunda McLaren koltuğuna dönmeyi bekliyordu, nitekim Dennis kendisine bunu net şekilde vadetmişti.
Ancak Magnussen’in McLaren kokpitine son geçişi 2015 Avustralya GP’sinde oldu. Yıl öncesi testlerinde gizemli bir kaza yapan ve ilk yarışı kaçıran Alonso’nun yerini alan Magnussen, dayanıksız Honda motorunun ilk kurbanı olarak yarışa başlayamamış ve aktif McLaren pilotu olarak kariyerine -o esnada bunu bilmese dahi- nokta koymuştu.
Sezonu yedek yarışçı olarak geçiren Kevin, 5 Ekim 2015’te, yani doğum gününde aldığı bir e-mail ile bir büyük şok daha yaşadı: odağını 2015 F2 şampiyonu Stoffel Vandoorne’a aktarmaya karar veren McLaren, 7 uzun yılın ardından Magnussen ile yolları ayırıyordu! 
 

Renault’ta ölü geçen sene

Magnussen’in kariyeri aslında bu noktada bitebilirdi, ancak kendisinin hatalarına rağmen çok hızlı olduğu da birçok takım tarafından hatırlanıyordu, bu nedenle kendisiyle birçok isim irtibata geçti. İlk irtibat kuran isim kendisine DTM koltuğu öneren Wolff oldu, ancak önceliği Formula 1’e veren Magnussen bu teklifi reddetti. Haas ve Renault ile 1 senelik kontratlar üzere görüşen Kevin, sonuç olarak günümüzde bakınca hata olarak görünen bir karar verdi ve Renault ile anlaştı.
Kitabında Renault sezonunun kolay geçmediğinden ve takımın kendisini ciddi baskı altına aldığından bahseden K-Mag, buna rağmen iyi bir yıl geçirerek Manor seviyesinde bir araç olan Renault ile iki kez puan aldı, hatta Rusya’da 7. olarak kariyerinde ilk kez günün sürücüsü de seçildi!
Sezonu takım arkadaşı Jolyon Palmer’ın 1 puanına karşı 7 puan ile kapatan Kevin’ın takımdaki geleceği buna rağmen şüphe altındaydı. Takım kendisine 1 senelik bir sözleşme öneriyordu, öte yandan Esteban Gutierrez ile yolları ayıran Haas ise daha uzun vadeli düşünerek iki senelik bir sözleşmeyle geliyordu. McLaren’daki hayal kırıklığının ardından kendini garantiye alan K-Mag günün sonunda -Renault’nun bütün itirazlarına ve karşı telkinlerine rağmen- Haas ile anlaştı ve ilk defa geleceğini garanti altına aldı.
Ayrılık sonrası süreçte takımın “liseli kızlar gibi” davrandığını söyleyen Magnussen, takım patronu Cyril Abiteboul’un kendisini arayıp “seninle yolları ayıracağız” dediğinden bile bahsediyor.

 

Haas yılları: Kevin sonunda kendini buluyor

2017 sezonuna yeni takımında başlayan Kevin artık griddeki yerini garantilemişti, ancak düşük bütçeli ve gelişip gelişmeyeceği meçhul bir takımın koltuğundaydı. Henüz 25 yaşındaydı, dolayısıyla kendisini geliştirmeye devam edecek ve bir yandan takımın gelişiminde de rol oynamaya çalışacaktı, bu konuda 2015’teki yedek yarışçı görevinde öğrendiklerini kullanabilirdi.
K-Mag’in Haas’taki ilk sezonu oldukça tartışmalı geçti. Takım arkadaşı Romain Grosjean ve takım patronu Gunther Steiner ile arası iyiydi, ancak Renault’taki nispeten ağırbaşlı pilottan neredeyse eser yoktu, aksine McLaren senesindekinden bile agresifti. 
O senesini iki olayla açıklayabiliriz: ilki, Macaristan’da Nico Hulkenberg’i pist dışına itmesi ve Hulkenberg’in puan barajının dışına düşmesine sebep olmasıydı. Yarıştan sonra yanına gelip “tekrar, pistin en centilmence davranmayan sürücüsü” şeklinde yorum yapan Hulkenberg’e “t**aklarımı yala dostum” şeklinde ani bir cevap vermesi bugün bile gündemden düşmüyor.
İkinci olay ise Malezya’da zamanında koltuğuna mal olan Alonso ile mücadele ederken yine rakibini pist dışına atması ve Alonso’nun telsizden “ne gerizekalı ama, Hulkenberg haklıymış!” şeklinde bir yorumla rakibini iğnelemesiydi. Genel itibariyle bu tarz olaylarla öne çıktığı sezonu 19 puanla 14. tamamlayan Magnussen, takım arkadaşı Grosjean’a da mağlup oluyordu.

2018 sezonunda karşımızda çok daha farklı bir Magnussen vardı. Kontratının son senesindeydi ve Haas dışında koltuk bulabilmesi pek olası durmuyordu, dolayısıyla hızlı olduğunu hatırlarken daha sakin çizgiler seçmesi gerektiğinin farkındaydı.
Mentalite değişikliği, Haas’ın da -2017 Ferrari aracı SF-70h’i kopyaladıkları halen söylenir- sezona rekabetçi girmesiyle birleşince Kevin kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi. Avustralya’da takımın pitlerde lastik takamaması nedeniyle rahat bir beşincilikten olan Kevin, sonraki hafta Bahreyn’de 5. olarak yaşananları telafi edecekti.
O yıl iki kez altı, iki kez de 5. olan Kevin, Japonya’da ise Leclerc’e 300r’de dıştan şahane bir atak yapacak, sonrasında ise çifte yön değişikliği sonucu Leclerc ile temas edecekti. Leclerc’in telsizden “Magnussen bir salak ve hep öyle kalacak” demesi de unutulmaz mesajlardan birisi. Kötü şöhret kendini unutturmuyor.
Sezonu 58 puanla şampiyona dokuzuncusu olarak tamamlayan ve ilk kez şampiyonada ilk 10’a giren K-Mag, göz dolduran performansıyla Haas’tan da iki sene daha kontrat kapıyordu.

Bu iyi sezonu kabus gibi 2019 ve 2020 seneleri izledi. Haas’ın düşük bütçesi kendini iyiden iyiye belli ediyordu, dolayısıyla takım 2019 sezonunun bir noktasından sonra bütün odağı 2021 kurallarına verdi. Bu, sonuçlara da yansıdı ve Kevin 2019 sezonunu yalnızca 20 puanla net bir şekilde gerileyerek kapattı.
2020 daha da büyük bir kabustu. Gridin en kötü 2. takımı konumuna gelen Haas artık puan dahi alamıyordu. Magnussen bu durumun bedelini ağır ödedi ve sezonu sadece ıslak zeminde başlayan Macaristan’da kuru zemin lastiklerine erken geçerek alınan 1 puanla kapattı! 
Her geçen sene gerileyen ve pandemi nedeniyle yeni kuralların 2022 sezonuna ertelenmesi nedeniyle büyük bir yara alan takımın ilacı belliydi: daha fazla para. Dolayısıyla 34 yaşına gelen Grosjean’ın yanı sıra ani bir kararla Magnussen’in de bileti kesildi. Karar sezonun geç bir anında alınmıştı ve boşta koltuk kalmamıştı, dolayısıyla K-Mag’in Formula 1 kariyeri henüz 28 yaşında son buluyordu.
 

Okyanus ötesine göç ve geri dönüş

Gridden ayrılarak büyük bir şok yaşayan Kevin’ın her şeye rağmen durmaya niyeti yoktu. Babasının yolundan giderek rotasını dayanıklılık yarışlarına çeviren Kevin, her şeyden önce rekabetçi olmak ve zafer için yarışmak istiyordu. Dolayısıyla seçimi Toyota’nın domine ettiği WEC yerine Amerika’nın en büyük dayanıklılık serisi IMSA oldu.
Chip Ganassi Cadillac ile anlaşan Magnussen fena bir ilk sene geçirmedi. Detroit’te zafere ulaşan ve sezonu toplam 5 podyumla 5. pozisyonda kapatan Kevin, yarışmayı tabiri caizse unutmak zorunda kaldığı iki sezonun ardından tekrardan tekerlek tekerleğe yarışıyor, uzun süre sonra podyum mücadelesi verebiliyordu. Kendini bulmuştu.
O sene babasıyla birlikte LMP2 takımı High Class ile ilk kez Le Mans 24 Saat’e de katılan K-Mag için sıradaki durak WEC olacaktı; nitekim Hypercar kurallarının ardından birçok güçlü üretici gride dönecekti -bu, büyük bir fırsattı. Geri dönen üreticilerden Peugeot ile anlaşan ve hedefini şampiyonluk olarak belirleyen Kevin, her şeye rağmen “iyi bir araç bulursa Formula 1’e döneceğini” de sık sık belirtiyordu.
Buldu da.

2022 Bahreyn testleri öncesi başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, Batılı devletlerce kınandı ve Rusya’nın her alanda yaptırıma uğramasına sebep oldu. Haas’ın kişisel yaptırımı ise Magnussen’in yerine geçen ve babası bir oligark olan Nikita Mazepin ile yolları ayırmak şeklindeydi. Takım, sezona 12 gün kala pilotsuz kalmıştı.
En hızlı ve güvenilir çözüm ise henüz WEC sezonunun başlamamış olmasından ötürü K-Mag oldu. Eski pilotuna hızlıca tekrardan ulaşan ve Haas’ın sıfır puanlı 2021 sezonunun ardından toparlanacağına yönelik pilotunu ikna eden Steiner, Bahreyn testlerinin hemen öncesi Magnussen ile tekrardan anlaştıklarını duyurdu.
Bu bir sene boyunca rekabetçi bir seride yarışan K-Mag hiç şüphesiz ki çok daha olgun bir yarışçı olarak geri dönüyordu, bunu ilk yarışta gösterecekti. Bahreyn’deki mücadelede tarihi bir sürüşle geri dönüşünü taçlandıran Kevin, Haas’a beşinciliği getiriyor ve takımın uzun süreli puan hasretini sona erdiriyordu!
Ancak bütçe nedeniyle takım yine yıl ilerledikçe geriledi, bu da ilk birkaç yarışta önemli puanlara ulaşan Magnussen’i yine arkalarda gezinmeye zorladı.
Yine de geri dönüş sezonunu Brezilya’da, gitgide ıslanan zeminde attığı çok iyi ilk turla kariyerinin ve Haas’ın ilk pole pozisyonunu elde ederek noktalayan Kevin, takım arkadaşı Mick Schumacher’i de 25-12 gibi bir sonuçla mağlup ederek şampiyonayı 13. pozisyonda tamamlıyordu. 
 

Sonsöz

Magnussen belki aşırı başarılı bir kariyere sahip olamadı, belki de çoğunlukla kendini sınırladı. McLaren’daki tek atış hakkını başarılı kullanamayarak arka sıralara mahkum olduğu da söylenebilir, yine de bu hayal kırıklığının ardından mükemmel toparlanarak kendine en az 9 seneye dayanacak bir kariyer inşa etmeyi başardı.
Eğer ki 2014’te ve 2017’de çok daha sağlam bir mentaliteyle yarışsaydı, belki de daha farklı şeyler konuşulabilirdi kendisi hakkında. Olmadı.
Kevin, hız-yetenek-mentalite üçlüsünün nasıl işlediğini ve eksik parçaların bir pilotun kariyerine nasıl zarar verdiğini mükemmel örnekleyen bir pilot.

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir