F1 2022 sezonu güç sıralaması: Kimler iyi, kimler kötü?

F1 2022 sezonu güç sıralaması: Kimler iyi, kimler kötü?

 

 

. . .

 20: Nicholas Latifi

Aslında geçen yıl kendisi için gayet iyiydi, Macaristan’da 7, Belçika’da 10. olarak iki kez puan almış ve sezonun sonlarına doğru ilk kez Russell’ı geçmişti. Ancak yer etkisi konseptine ve aracı sürekli değiştiren Williams’a hiç uyum sağlayamaması sonucu bu sene serbest düşüşte, sıralamalarda sadece bir kez ilk bölümün ötesine geçmeyi başarabildiği gibi iki kez puan alan Albon’a da performans anlamında asla yetişemedi. Russell’a yenilmek kabul edilebilir, ama bir sene ara veren rakibine bu kadar net yenilmesi yavaş yavaş Kanadalı pilotun kariyerinin sonuna yaklaştığımızı gösteriyor.
En iyi yarışı: Sıralama turlarını 10. sırada tamamladığı ve yarışı puan barajının hemen gerisinde tamamladığı Britanya
En kötü yarışı: Britanya dışındaki neredeyse bütün yarışlar
 

19: Daniel Ricciardo

Monza’daki galibiyetin ardından vites arttıran Ricciardo’nun bu yıl Latifi’den dahi büyük bir serbest düşüşte olduğunu söyleyebiliriz, Norris’in 76 puanına karşı sadece 19 puan alması yeterince açıklayıcı aslında. Araca alışma sorunları bilinen bir şey, ama 8 kez yarış kazanmış bir ismin halen geç frenajda bu denli ısrarcı olması ve özellikle sıralama turlarında devasa miktarda zaman kaybetmesi onun sorununun tıpkı Renault’taki ilk sezonundaki gibi zihinsel olduğunu gösteriyor. Muhtemelen koltuğunu kaybedecek ve başka seçeneği olmayan Alpine’e gidecek, daha iyi olup olmayacağını ise zaman gösterecek, ama bu yıl kariyeri için ciddi bir leke.
En iyi yarışı: 2 sene sonra kendi evinde yarıştığı ve net bir beşincilik elde ettiği Avustralya
En kötü yarışı: 8. sıraya kadar yükseldiği ama Stroll’e spin attırdıktan sonra 15. sıraya gerilediği Macaristan
 

18: Guanyu Zhou

Kendisinin daha yüksekte olmasını bekleyebilirdik, ama gerek yaşadığı ciddi dayanıklılık ve strateji problemleri, gerek çaylak duvarına takılması gibi sıkıntılar nedeniyle bu kadar geride kaldı. Yarış performansı olarak beklentileri aştığını düşünmekteyim, sıralama temposu ise ciddi bir soru işareti, tamam takım arkadaşı Valtteri Bottas her zaman iyi bir sıralama pilotu oldu, yine de bu kadar geride kalmamalıydı.
En iyi yarışı: Kariyerinde ilk kez son bölüme kaldığı ve sonunda yarış performansını gösterebildiği Kanada
En kötü yarışı: Kendi hatası olmasa bile henüz ilk virajda ciddi bir kaza geçirdiği Britanya
 

17: Pierre Gasly

Son iki senenin yıldızı, hatta belki de geçen sezonun en flaş pilotu olan Gasly, 2023 sezonu bitene kadar kontrat uzatmasının ardından bir gerileme yaşayabileceğinin sinyalini vermişti, nitekim bu güçlü performansına rağmen Red Bull kendisiyle anlaşmadı, kendisi de başka takım aramadı. Sonuç itibariyle, geçtiğimiz senelere göre daha vasat bir AlphaTauri’de sıkıştı kaldı ve artık bu araçtan maksimumu almak için neredeyse hiç hevesi yok, sadece aracın güncellenmesini istediği demeçlerle gündeme geliyor. Motivasyonunu -doğal olarak- yitirdi ve bir süre daha kendisini 2021 performansında izleyemeyebiliriz.
En iyi yarışı: Hafta sonu boyunca 2021 Gasly esintileri izlettiği Azerbaycan
En kötü yarışı: Aşırı dağınık geçirdiği ve 5 saniye zaman cezası aldığı Avusturya

Pierre Gasly, AlphaTauri AT03
Glenn Dunbar /

 

16: Yuki Tsunoda

Yuki’nin takım arkadaşının önüne geçmesi çoğu kişiye tuhaf gelebilir, ama özellikle sıralama performansı ve bu performansı yarışa yansıtabilme anlamında çok daha olgun bir pilotla karşı karşıyayız. Sinir problemleri halen devam ediyor, hatta Helmut Marko kendisine psikolog dahi tuttu -katkısı var mıdır bilinmez fakat bana sorarsanız Yuki bu konuda da kendini her geçen gün daha da geliştiriyor. Red Bull akademisinde şu an kendisinin koltuğunu sarsabilecek bir aday yok, Lawson atak yapmadığı sürece 2023’te de takımla devam etmesi sürpriz olmaz. Bir seneyi daha hak ediyor.
En iyi yarışı: DRS arızası olmasa epey önlerde bitirebileceği Azerbaycan
En kötü yarışı: Takım arkadaşını ve kendisini puandan ettiği Britanya
 

15: Lance Stroll

Stroll’ün en büyük sorunu daima yerinde sayması. Startları her zaman iyi, lastik koruyabildiği stratejilere kendisine uygun pistlerde uyum sağlayabiliyor ve yeri geldiğinde garantici ataklar yapabiliyor, ancak hepsi bu. Zaman zaman puan alsa dahi çaylak sezonundan daha farklı bir Stroll yok karşımızda, bu nedenle de dört yarışta puan almasına rağmen sadece 4 puan toplayabildi. Ne eksiği var, ne fazlası, bu şekilde de babasını gridde kalmaya ikna edip edemeyeceği de soru işareti.
En iyi yarışı: Yarışta epey güçlü göründüğü ve son turlarda Vettel’e çok sert bir savunma yaptığı Fransa
En kötü yarışı: Tur yiyen tek isim olduğu Suudi Arabistan
 

14: Mick Schumacher

Sezona takım arkadaşının bir hayli gerisinde kaldığı, birçok kez puan fırsatını eliyle teptiği ve ciddi kazalar yaptığı sekiz yarışlık bir periyod ile başlamıştı, ancak Kanada’dan itibaren vites yükseltti, Britanya’da ilk puanlarını aldı, Avusturya’da ise sağlam bir altıncılık geldi. Bir kez daha alışma sorunlarını 2. sezonunun ortasında çözüyor, ama şimdilik Haas’ı ikna edebilmiş gibi durmuyor, nitekim Magnussen’e göre yavaş kalmakta. İkinci yarı vites arttırması kariyeri için çok önemli.
En iyi yarışı: Sprintte Hamilton’a sıkı savunma yaptığı, yarışta ise hata yapmadan altıncı olduğu Avusturya
En kötü yarışı: Puana giderken Vettel ile temas yaşadığı ve hem puan alamadığı, hem de Vettel’in yarışını bitirdiği Miami
 

13: Alexander Albon

2019’da Toro Rosso performansını hatırlayanlar kendisinden iyi bir şeyler bekliyorlardı, öyle de oldu. Williams’ın azizliği nedeniyle sıralama turlarında birçok kez geride kalsa da her fırsatta önlere fırlamayı, çoğunlukla puan barajının hemen yakınına kadar gelmeyi, iki kez de puan almayı başardı. Gereksiz agresiflik sergilediği ve cezalar aldığı yarışlar var mı var, ama kendine hakim olabildiği sürece ne kadar değerli bir yarışçı olduğunu kanıtladı bizlere.
En iyi yarışı: 57. tur pite girerek puan almayı başardığı Avustralya
En kötü yarışı: Hulkenberg’e epey iyimser bir atak yaptığı ve rakibine çarptığı Suudi Arabistan

Alex Albon, Williams FW44
Williams

12: Sebastian Vettel

Dört kez dünya şampiyonu sene sonu emekliye ayrılacak, ama kötü bir yıl geçirdiğini söylemek çok zor. Covid-19 nedeniyle ilk iki yarışı kaçırdıktan ve felaket bir Avustralya GP’sini geride bıraktıktan sonra yağmurlu geçen Imola’da kendine gelen ve sezonun ilk puanlarını alan Vettel sonrasında Azerbaycan’daki 6. sıra da dahil olmak üzere dört kez daha puan aldı ve halen güçlü olduğunu gösterdi. Ancak Aston Martin projesinin geleceği mi onu tatmin etmedi yoksa orta sıralardan mı sıkıldı bilinmez, ailesine yoğunlaşacağını söyleyerek emekli olma kararı aldı. Buna rağmen yer etkisi konseptini benimseyen araçları sevmiş gibi duruyor, ikinci yarı kendisini izlemek zevkli olacaktır.
En kötü yarışı: Spin atarak kaza yaptığı ve yarış dışı kaldığı Avustralya
En iyi yarışı: Avustralya’daki aracın aynısı ile harikalar yarattığı ve sekizinci olduğu Imola
 

11: Kevin Magnussen

Barcelona testlerinde kendisinin ismi tamamen unutulmuştu, Bahreyn testlerinde Nikita Mazepin’in yerine geri döndüğünde insanlar beklentileri yükseltmişti, Bahreyn GP’sinde ise bizlere ne kadar iyi olabileceğini bir kez daha kanıtlamıştı. 2020 sezonunun ardından Haas’tan gönderilen Magnussen tam anlamıyla masalsı bir geri dönüş gerçekleştirdi. Belki yıl boyunca bir daha ilk yarıştaki kadar iyi olamadı, ama alıştığımız agresif Magnussen yerine olgun ve hızlı bir Magnussen olarak yeni bir kişilik yaratması sayesinde her fırsatta puan almayı başardı. Gridde kalıcı olması gereken bir isim.
En kötü yarışı: Kendi hatası nedeniyle ön kanadını kırdığı ve FIA talimatıyla pite gelerek geri düştüğü Kanada
En iyi yarışı: Sıralama turlarını 7, yarışı 5. sırada tamamladığı Bahreyn
 

10: Valtteri Bottas

2014-2016 arası Williams’ta çok iyi sezonlar geçirmiş ve orta grup için biçilmiş kaftan olduğunu göstermişti, dolayısıyla orta gruba dönüşü de aslında epey görkemli oldu. İlk dokuz yarışta yedi kez puan alan ve Alfa Romeo’ya çok ihtiyaç duyduğu puanları fazla fazla getiren Fin pilot, dayanıklılık sorunları ve takımın gelişim yarışında geri düşmesinden ötürü son dört yarışı puansız kapattı, performans anlamında ise pek bir şey kaybetmiş değil. Tek sıkıntı, tıpkı Mercedes yıllarındaki gibi üç ya da dört tur mücadelenin ardından bocalaması, bu da orta grupta felakete dahi yol açabilir ileride.
En kötü yarışı: Pek iyi bir hafta sonu geçiremediği Bakü
En iyi yarışı: Podyuma çok yaklaştığı Imola
 

9: Esteban Ocon

Takım arkadaşıyla gereğinden daha sert mücadelelere girmesi ve itici görünen umursamaz kişiliği nedeniyle sezonun en çok eleştirilen isimlerinden birisi Ocon, bu da iyi performansının gölgede kalmasına sebep veriyor. Ama şunu belirtmeliyiz ki; Fransız yarışçı asla gömüldüğü kadar kötü bir yıl geçirmiyor veya düşünülen kadar geride kalmıyor. Temposu takım arkadaşıAlonso ile neredeyse aynı, yaşadığı sorunların da çoğunlukla sıralama turlarında ortaya çıkması sonucu 13 yarışta 10 kez puan aldığı ciddi bir istikrar tutturmuş vaziyette. 2020 sezonunun sonlarından bu yana gelişmeye devam ediyor.
En kötü yarışı: Albon’un arkasına takıldığı ve aracın potansiyelini ortaya çıkaramadığı Avustralya
En iyi yarışı: Bütün hafta sonunu rakipsiz şekilde geride kalanların en iyisi olarak geçirdiği ve 5. olduğu Avusturya

Fernando Alonso, Alpine A522, Esteban Ocon, Alpine A522, Valtteri Bottas, Alfa Romeo C42
Sam Bloxham /

8: Fernando Alonso

21 sene, çekilen onlarca çile, 2 senelik ara, 41 yaş, ama buna rağmen halen 2006 veya 2012 performanslarından hiçbir şey kaybetmemiş vaziyette. Bu yıl neler neler yapmadı ki: Kanada GP’sine 2. sıradan başladı, Miami’den itibaren 8 yarışlık bir puan serisi tutturdu, sessiz sakin beşincilik ve altıncılıklar elde etti ve dayanıklılık sorunlarının kendisinden çaldığı yaklaşık 40 puana rağmen halen epey iddialı. Gelecek yıl Aston Martin’e gideceğini açıklaması ve Piastri olayının fitilini ateşlemesi nedeniyle ikinci yarı takımla arasının nasıl olacağı soru işareti, ama performansı asla değil: yine alıştığımız Nando’yu izleyeceğiz.
En iyi yarışı: Liderlik mücadelesine dahi ortak olduğu ve beşinci sırada tamamladığı Britanya
En kötü yarışı: İki kez ceza alarak puan barajının dışına gerilediği Miami
 

7: Sergio Perez

Kendisi için öncelik uzun vadeli bir kontrat kapmak ve zaman zaman Verstappen’e yetişebilmekti, bunu da Monako’ya kadar layığıyla yaptı. Kısa bir bakış atalım; Suudi Arabistan’da pole pozisyonu, Monako’da galibiyet ve ilk yedi yarışta dört podyum. Geçtiğimiz seneye göre çok daha iyi başlamış ve bir noktada şampiyonluk adayı bile olmuştu. Ancak kontratı kapmasının ardından kendisine Azerbaycan’da takım emri verilmesi bütün gidişatı değiştirdi ve o andan beridir formdan düşmüş bir Checo var karşımızda -hatta Marko tarafından da eleştirildi. İkinci yarı toparlanmasını bekliyorum.
En iyi yarışı: Stratejiden başarıyla faydalandığı ve kariyerinin üçüncü zaferine ulaştığı Monako
En kötü yarışı: Yokları oynadığı Macaristan

race-winner-sergio-perez-red-b-1

6: Carlos Sainz

McLaren yıllarındaki istikrarını Ferrari’deki ilk sezonuna taşıması, kendisine dört podyumun yanı sıra Leclerc gibi bir takım arkadaşını yenme başarısı da getirmişti, dolayısıyla 2022 sezonu öncesi “olabilir mi” soruları soruldu, ama Sainz sadece dört yarışta cevabın net bir “hayır” olduğunu bizlere gösterdi. İstikrarlı ama sakin sürüş tarzından vazgeçmedi, tempo arttıramadı ve kurtlar sofrasındaki ilk sınavlarında -ilk pole ve galibiyetini almasına rağmen- başarısız oldu, nitekim bu sakin sürüş herkesin dikkatli olması gereken orta grupta işe yarayabilir, ama Verstappen, Hamilton ve Perez gibi adamların umrunda olmaz. 2024 sezonunun sonuna kadar kontratı var, yine de “galibiyetler rüyasına giriyorsa” çok daha fazlasını yapmalı. Son olarak strateji belirleme konusunda takımla koordinasyonunun en güçlü noktasında olduğunu da belirtelim, bu sayede kim bilir kaç puan kurtardı.
En iyi yarışı: Yeni motorla resital sunduğu Fransa
En kötü yarışı: Startta sıra kaybettiği ve ikinci turda çakıla saplanıp yarış dışı kaldığı Avustralya
 

5: Lando Norris

F1’e ilk girdiği günden bu yana çoğunlukla çektiği videolar, yaptığı espriler ve gaflar ile konuşulan Norris, son iki sezondur olduğu gibi bu yıl da sadece bir şaka makinesinden ötesi olduğunu kanıtlayan bir sürüş gerçekleştirmekte. Ferrari-RB-Mercedes üçlüsü dışında podyuma çıkan tek yarışçı kendisi, bunun yanı sıra değişken koşullarda -sadece yağmur değil, aşırı soğuk ve sıcaklar da dahil- inanılmaz sıralama turları çıkarabiliyor, hepsinden önemlisi de yarışlarda ikili mücadele gerektirmeyecek kadar ciddi farklar açıp puanları cebine atıyor. Bu sayede takım arkadaşının tam 57 puan önünde. Bu seneyi geride kalanların en iyisi olarak bitirmesi olası.
 
En kötü yarışı: Temas yaşayarak yarış dışı kaldığı Miami
En iyi yarışı: Podyuma çıktığı Imola

Lando Norris, McLaren, 3rd position, lifts his trophy
/

4: Lewis Hamilton

Sezona podyumla başladı, ama uzun bir süre sürüşünden çok “seneye emekli olacak mı” “araçların zıplamasını çok mu abartıyor” “aracı yavaşlayınca sürmeyi unuttu” şeklinde klasik eleştirilerle anıldı. Ancak W13’ün biraz güncellenmesi ve cadde pistlerinden Avrupa pistlerine geçilmesi sonrası öyle bir tempo tutturdu ki, Mercedes’i yeniden takımlar şampiyonasında iddialı konuma getirdi. Arka arkaya beş yarışta podyuma çıkması önemli, ancak daha önemlisi ise bu yarışların ikisinde ciddi bir galibiyet adayı olmasıydı. Mercedes toparlandıkça Hamilton’da toparlanıyor, ama bana kalırsa İngiliz pilotun toparlanmasında bir diğer önemli sebep Mercedes’in kendisinin aracındaki deneylerin miktarını azaltması. Sezonun ikinci yarısında “Hammertime’ın dönüşü” bizleri bekliyor olabilir.
En kötü yarışı: Q2’de elendiği ve yarışta Gasly’i geçemeyip puan alamadığı Imola
En iyi yarışı: Pistteki en hızlı yarışçı olduğu ve muhtemelen kazanacağı Britanya
 

3: George Russell

Williams yıllarında iyi sıralama performansları, kötü startları ve yarışın kalanında kaybolması nedeniyle Mercedes kariyeri başlarken soru işaretleri vardı, ama istikrarsız W13 ile ilk yarışlarda elde ettiği güçlü sonuçlar sayesinde hepsini kafamızdan bir bir sildi. Teşbihte hata olmaz diyerek bu performansını 2012 Fernando Alonso’ya benzetmek istiyorum, nitekim Alonso gibi gelebileceği en iyi yere geliyor, bir süre en ideal hızda gidiyor ve fırsat bulduğu anda ava çıkarak iyi sonuçlar alıyor, bu sayede yarış dışı kaldığı Britanya hariç bütün yarışlardan ilk beşe girerek puan aldı, 5 podyum ve Macaristan’daki inanılmaz bir pole pozisyonu da cabası! Ama Macaristan’da galibiyeti kaybedince tecrübesizliğini de gördük. Bir Hamilton olacaksa ön grubun agresif temposu ve stratejilerini sindirmesi şart.
En kötü yarışı: İlk tur Gasly ve Zhou ile temas yaşadığı ve Zhou’nun büyük kazasına karıştığı Britanya
En iyi yarışı: Kötü sıralama sonucunu bertaraf ettiği Imola

George Russell, Mercedes W13
Zak Mauger /

2: Charles Leclerc

Saf hız anlamında bakarsak kendisini ilk sıraya yazabiliriz, nitekim sıralama turları anlamında tarihi bir yıl geçirmekte, 13 yarışta 7 pole gibi inanılmaz bir istatistik yakalayarak Ferrari tarihinin en çok pole pozisyonu elde eden üçüncü ismi oldu şimdiden. Ama bizi bundan alıkoyan üç faktör var; biri devasa puan farkı, ikincisi strateji meselelerinde Sainz kadar olaya müdahil olmaması ve sonrasında pasif agresif tavırlar sergilemesi, sonuncusu ise Imola ve Fransa’da yaptığı iki ciddi hata. Baskıyı kaldıramıyor demek için çok erken, daha 24 yaşında olduğu gerçeğini ve Vettel-Hamilton gibi isimlerin o yaşlarını unutmamalıyız, ancak henüz Verstappen seviyesinde soğukkanlılık da sergileyemiyor. Tıpkı Tsunoda gibi kendisinin de duygu yoğunluğundan kurtulmaya ihtiyacı var, bahsettiğimiz tavırlar kendisini etkilerken rakibinin elini güçlendirmekte. 
En kötü yarışı: Lider giderken hata yaptığı ve yarışa veda ettiği Fransa
En iyi yarışı: Verstappen’i üç kez pist üstünde mağlup ettiği Avusturya
 

1: Max Verstappen

Bütün editör kadrosunun kendisini ilk sıraya koyması, nasıl tarihi bir yıl geçirdiğini gösteriyor. Kendisi için her zaman “şampiyon olduktan sonra daha sakin bir yarışçı olacak” denirdi, o da bunu doğrularcasına sürüyor. Gereksiz temaslardan kaçınan, Marc Marquez gibi gerektiğinde 10 tur bekleyen, kaybettikten sonra rakibini tebrik eden ve Leclerc ile centilmence bir mücadeleye tutuşan bir Verstappen var karşımızda. Bu olgunluk sürüşüne de iyi yansıdı; ilk yarıda tam 8 galibiyet elde etti -pole sayısı ise sadece 3! Puan farkını konuşmaya dahi gerek yok, Leclerc’in tam 80 puan önünde ve geriye kaldı 9 yarış. Bunun son şampiyonu frenleyeceğini hiç sanmıyorum, 6 yarış daha kazanırsa 14 galibiyete ulaşacak “bir sezonda en çok galibiyet elde eden pilot” rekorunun tek sahibi olacak. Bu rekoru hedefleyip hedeflemediğini ise İtalya GP’si civarı anlarız.
En kötü yarışı: Bütün hafta sonu rölantide gittiği Monako
En iyi yarışı: 10. sıradan başladığı ve bütün açıklardan bir bir faydalanarak kazandığı Macaristan
Editör kadrosunun güç sıralaması bu şekildeydi. Sizlere çoğunlukla eleştirilere maruz kalan diğer sıralamaların Türkçe bir alternatifini sunmak istedik, umarım ki başarabildik. Yıl sonunda yine benzer bir incelemede görüşmek üzere.

Max Verstappen, Red Bull Racing RB18, Charles Leclerc, Ferrari Formula 1-75
Glenn Dunbar /

Biletler

paylaşım

yorumlar

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir