Formula 1’deki takım patronluğu rolü, nasıl bir değişimden geçiyor? 

Formula 1’deki takım patronluğu rolü, nasıl bir değişimden geçiyor? 

 

 

. . .

Bundan sekiz sezon önce, Formula 1 takımlarının organizasyon tablolarında takım patronluğu rolünde genellikle yönetim ve işletme geçmişi bulunan kişiler yer aldı. Elbette çoğunun hikayesi ve tecrübeleri farklı olurdu ancak genellikle yönetim rollerinde çalışmış, motor sporlarında -özellikle de- F1’de tecrübeleri olan isimler takım patronu olarak bu büyük sorumlulukları alırdı. 
Ancak artık bu durum ve kültür değişiyor, takım patronu rolüne yönetim geçmişinden çok teknik/mühendislik anlamında uzmanlaşmış isimler geliyor. Andreas Seidl, Gunther Steiner, Mattia Binotto, Frederic Vasseur, Otmar Szafnauer ve Jost Capito gibi isimleri buna örnek gösterebiliriz. Son olarak ise yine teknik anlamda tecrübeli Mike Krack, Andrea Stella ve James Vowles takım patronu olarak görevlendirildiler. 
İlginizi çekebilir :

McLaren’ın yeni takım patronu Andrea Stella kimdir? 

Yukarıda sayılan isimlerin bir ortak noktası var: Hepsi mühendislik eğitimi alan, mühendis olarak pist üstünde görev yapmış isimler. 
2023’te Formula 1 takımlarına patronluk yapacak isimlere baktığımızda da takım patronluğu rolünde nasıl bir değişim olduğunu görüyoruz. 2023’te takım patronu olacak isimlerden sadece 3 tanesinin mühendislik geçmişi bulunmuyor: Toto Wolff, Christian Horner ve Franz Tost.

Artık takım patronluğu rolünde yönetim/işletme eğitimi almış, bu alanda kariyer yapmış isimlerden ziyade kariyerlerine mühendis olarak başlayan ve bu alanda tecrübe sahibi olan kişilere yer veriliyor. 
Bu değişimin birkaç nedeni var. 

Formula 1’de mühendislerin yönetimsel figürlerden daha tecrübeli olduğunun farkına varılması

İlk olarak, bu değişimin en büyük nedenlerinden biri pistte bulunan teknik personel yüzdesinin artması. 
Her Formula 1 takımında 500 ile 1000 arasında çalışan var fakat bunlardan sadece 70 tanesi yarış hafta sonlarında pistlerde oluyor. Bu 70 ismin çoğu da mekaniker ve teknisyenlerden oluşmakta. Lojistik kısıtlamalar ve piste gelebilecek kişi sayısının sınırlandırılması; yarış hafta sonlarına gelen personel sayısının azalmasına neden oldu. 
Eskiden, takımın üst yönetiminde bulunan ve mühendis departmanında değil de yönetim biriminde yer alan isimleri pistte görmek sıra dışı bir durum değildi. Takımların merkezlerinde ofislerinde çalışan yönetim yapısında yer alan isimler, ofislerindeki işi direkt olarak pistte topladıkları tecrübe ile birleştiriyorlardı. Yani ofiste çalışan yöneticiler, piste gelip burada da tecrübe topluyordu. 
Bu yaklaşımla tamamlanan birkaç sezonun ardından, en fazla deneyime sahip kişilerin aslında pistte çalışan mühendisler olduğunun farkına varıldı. Her hafta sonu pistte yer alan mühendisler, FIA ve Liberty Media ile iç içe yıllar geçirdikçe sadece teknik sorunları değil, yönetimsel sorunları da görüyorlardı, bu sorunlara da aşinalardı. 
Bu mühendisler, organizasyon hakkında önemli tecrübe topladılar ve ilk olarak mühendislik yapısında başlasalar da sonrasında takımın diğer dallarına da yayıldılar. 

Toto Wolff’un da James Vowles’un Williams takım patronu olmasının ardından söylediği gibi, takım patronluğu rolü birçok alana hakim olunması gerekilen bir rol. 
Wolff, şunları söylemişti: “Bence bir takım patronunun iyi bir pazarlama ve politik vizyonu olmak zorunda. Elbette teknik alanda size söylenenleri de anlamanız ve yorumlamanız gerekiyor. James, bu özelliklerin çoğuna sahip çünkü pazarlama anlamında Mercedes olarak son yıllarda yaptığımız aktivitelerde yer aldı.”
“Mühendislik arka planına sahip olsa da Mercedes’te son yıllarda girdiği yol, onu benim alanıma  (yönetim/işletme) taşıdı. Bu durum biraz da kişiliğinizle de alakalı. Mühendislik eğitimi alıp mühendis olabilirsiniz ve aynı zamanda takım patronluğu görevini yapabilecek doğru kişiliğe de sahip olabilirsiniz. 

CEO rolünün ortaya çıkmasıyla, takım patronlarının sorumlulukları azaldı

Son olarak, bu değişim bir nedeni de şu: Takımların yönetimsel yapılarını değiştirerek CEO rolünü de bu yapıya eklemeleri. Böylelikle Takımın sahipleri ile takım patronu arasında yeni bir rol doğmuş oldu. 

McLaren’da Zak Brown’ın bulunduğu CEO rolü tam olarak bu görevi görüyor: Takım sahipleri ile takım patronu arasında bir köprü oluşturmak. Aston Martin’de Martin Whitmarsh ve Alfa-Sauber’de de Andreas Seidl CEO olarak aynı görevi üstlenecekler. 
Takım yapısında CEO rolünün eklenmesi, takım patronlarının sorumluluklarının azalması anlamına geliyor. Yarışçı seçimi, üreticiler ve sponsorlarla ilişkiler gibi konular CEO ile beraber yürütülüyor. 
Eskiden yarışçı seçimi, müşteri marka veya sponsor anlaşmaları tarzı görevler takım patronuna aitti ve takım patronu direkt olarak takım sahiplerine rapor verirdi. Ancak artık bu görev “CEO” rolüne ait ve takım patronunun sorumlulukları CEO ile paylaşılıyor. 
 

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir