Geçmişten günümüze Mick Schumacher: 1. bölüm

Geçmişten günümüze Mick Schumacher: 1. bölüm

 

 

. . .

 22 yaşındaki Mick Schumacher hayatı boyunca, hatta dünyaya geldiği andan itibaren büyük beklentilere sahipti ve bu beklentilerin getirdiği baskıyla da mücadele etmesi gerekiyordu.  Bu beklentilerin nedeni sorulursa tek kelimeyle cevaplayabiliriz: soyadı, nitekim babası “tarihin en iyisi” olarak anılan Michael Schumacher. Mick’in doğduğu 22 Mart 1999 tarihi itibariyle 2 kez dünya şampiyonu ve kırmızıların yeni umuduydu. Mick 6 yaşına geldiğinde ise 7 kez dünya şampiyonu olmuş, Ferrari’yi durdurulması gereken takım haline getirecek kadar kudretli bir dominasyona kanatlandırmış ve “tarihin en iyisi kim” tartışmalarını sonsuza dek kapatarak zirveye oturmuştu.  Ancak her çıkışın bir inişi, her doğumun bir ölümü vardır. Schumi’nin dönemi, günümüzün efsanesi, o zamanların genç pilotu Fernando Alonso tarafından bitirilmiş, yeniden yapılanmaya gitmek isteyen yönetime saygısını sunan Schumi de 2006 İtalya GP’si öncesinde emekliliğini açıklamıştı. Bayrağın bir ucu Alonso’ya ve onun nezdinde gelecek nesillere devredilmişti, peki diğer ucu? İşte burada devreye Mick Schumacher giriyor.  Şunu belirtmekte fayda var: önümüzde bir kahramanlık ve usta-çırak hikayesi bulunmuyor. Neden derseniz, Schumi kendini tamamen Mick’i yetiştirmeye adadı şeklinde bir iddiada bulunmak mümkün değil. Schumi kariyeri bitse de 2007-2008 sezonlarında Ferrari pit duvarında oldukça aktifti, 2010-2012 arası Mercedes ile F1’e dönmüştü, yalnızca 1 sene sonra da herkesin bildiği üzere talihsiz bir kayak kazası sonucu komaya girdi. Dolayısıyla Mick, kariyerinin neredeyse hiçbir bölümünde Michael’in ciddi desteğini almadı desek yeridir. Mick Schumacher, babasının şampiyon olduğu ilk aracı sürüyor, 2017 Belçika Yarış Mick Schumacher Geçmişe ufak bir bakış attığımızda, Mick’in de çocukluğundan itibaren babasının gölgesi olmak istemediğini ve kendini motor sporlarına vermesinin yetiştirilme biçiminden çok çocukluk tutkularına dayandığını görebiliyoruz.  Bunun en büyük örneği, Mick’in kariyerinin erken bölümlerinde Schumacher soyadını kullanmaması. Ailesinin de telkinleriyle kimliğini gizlemek isteyen Mick, bu amaçla annesinin kızlık soyadını kullanmış ve “Mick Betsch” ismiyle yarışmıştı. 2013 senesinin sonlarına doğru ise bu ismi bırakıp bir süre “Mick Junior” ismini kullandığını görüyoruz. Schumacher soyadını kullanması ancak 2015’te Alman Formula 4 Şampiyonası’na geçişinin ardından gerçekleşiyor. Formula 4 öncesi karting kariyerinde elde ettiği sonuçlar, Mick’in kendi soyadını kullanmadan önce birtakım başarılara ulaşmayı hedeflediğini, bunun yanında kronik sorunu olan “farklı koşullara iki ya da üç yılda alışabilme” durumunun da daha o zamanlardan ortaya çıktığını gösteriyor. Örneğin 2013’te 27. bitirdiği Avrupa Karting Şampiyonası’nı sonraki sene ikinci sırada bitirdiği, veya yine 2013’te 58. bitirdiği Dünya Karting Şampiyonası’nı sonraki sene yine ikinci sırada bitirdiğini görebiliyoruz. Nico Rosberg ve Mick Schumacher Daimler AG 2015’te elde ettiği başarılardan tatmin olmuş bir şekilde F4’e gelen Mick’i o andan itibaren oldukça zor dört senelik bir süreç bekliyordu. Babasının geçirdiği kazadan ötürü üstüne apayrı bir yük binen Mick, Van Amersfoort Racing ile başladığı F4 kariyerinin ilk senesini 10. sırada tamamladı. Henüz üçüncü yarışında galibiyete uzanan Mick, sezonun kalanında istikrarsız sonuçlarla boğuşmuş ve yalnızca bir podyum daha elde edebilmişti. 2016’da ise işler biraz daha iyiydi. Van Amersfoort’tan ayrılan ve Prema gibi başarılı bir takıma geçerek eşzamanlı olarak hem Alman, hem İtalyan şampiyonalarında yarışan Mick, iki şampiyonada da ikinci olmuş ve F1’e giden yolda bir basamağı daha aşmayı başarmıştı; sonraki sezondan itibaren yine Prema ile Formula 3’te yarışacaktı! Mick’in o sene iki şampiyonada toplam 10 zafer, 8 pole ve 22 podyum elde ettiğini de belirtelim. Bir kez daha ikinci senesinde çok daha iyi performans göstermişti. 2017, Mick’in ilk kez kamuoyunun karşısına bu kadar açık şekilde çıktığı ve ilk kez bu denli ciddi bir sınav vereceği sezondu. Mick’in o zamanlardan, bizim ise bugünlerde iyi tanıdığımız Lando Norris, Guanyu Zhou ve Nikita Mazepin gibi isimlerin bulunduğu şampiyonada Mick yine iyi başlayarak henüz beşinci yarışta, hız tapınağı Monza’da podyuma çıkmış, sonrasında da serbest düşüşe geçmişti. Şampiyonayı bu tek podyum ile 12. tamamlayan Schumacher, aynı yaşta olduğu Norris’in sene başında McLaren ile anlaşmasını ve çaylak sezonunda F3 şampiyonu olmasını izlemek zorunda kalmıştı.  Ayrıca o sene Belçika F3 yarışında babasının 1994’te şampiyon olduğu Benetton aracıyla da bir gösteri sürüşü yapmıştı ve Schumi’yi özleyen tifosi bir an önce F2004 veya F2002 direksiyonuna geçtiğini de görmek istiyordu. İyi veya kötü, sadece Schumacher ismi dahi insanları heyecanlandırmaya yetiyordu. Mick Schumacher, Prema Powerteam, Dallara F317 – Mercedes-Benz James Gasperotti 2018 ise tam bir “rollercoaster sezonuydu” Mick adına. İlk 14 yarışta yalnızca 2 kez podyuma çıkabilen ve istikrarsız performansını sürdüren Mick’e yönelik “soyadından dolayı mı bu kadar dikkat ediyoruz” “yoksa sıradan bir pilottan ötesi değil mi” tarzı eleştiriler de artmaya başlamıştı. Şampiyonada da epey geri düşmüştü: şampiyona lideri ve o dönemin Red Bull akademi pilotu Dan Ticktum’un tam 67 puan gerisindeydi. Her şey Belçika’daki 3. yarışta, yani sezonun 15. yarışında değişti. Bir anda atılım yapan ve dominant bir performansla galibiyetine ulaşan Mick, babasının 1992’de ilk F1 yarışını kazandığı pistte makus talihini terse çevirebilecek adımı atmıştı.  O andan itibaren sezonu domine etti Mick. Sezonu beşi arka arkaya olmak üzere sekiz galibiyet, yedi pole pozisyonu ve 14 podyum ile kapattı. Son 16 yarışta 12 podyum elde ettiğini de unutmayalım. Bu performansa Dan Ticktum’un son altı yarışta yaşadığı sorunlar ve düşen performansı da eklenince, Mick kaçınılmaz olarak şampiyonluğa ulaşmış hem de bunu bitime bir yarış kala yapmıştı. Karting ve F4 kariyerini ikinciliklerle ve istikrarsızlıklarla geçiren Mick, sonunda önemli bir serinin şampiyonuydu. Mick’in bir anda yükselen performansı yanında birçok spekülasyonu da getirdi. Birtakım iddialar, Mick’e imtiyazlar tanındığı ve şampiyonluğa “ulaştırıldığı” yönündeydi. Bu iddiaların en büyüğü ise Dan Ticktum’un “Mick’in yükselen formunun ilginç olduğu, padoktaki birçok kişinin bu yönde düşündüğü” yönündeki söylemleriydi, ancak Mick olayı kişisel almayarak Ticktum’a önemli bir karşılık vermemişti. Agresif kişiliği ve gereksiz dobralığıyla bilinen Ticktum zaten o sezondan sonra asla bekleneni veremedi ve bir süre sonra Red Bull akademisinden de atıldı. Bu iddiaların dışında, “Mick’in 2. sezonunda daha iyi olduğu, sadece kendini bulması gerektiği” şeklinde yorumlandı şampiyonluk. Bazı kişilerin dikkatini çeken bu durum, artık bir gerçeklik halini almıştı. Şampiyon Mick Schumacher, PREMA Theodore Racing Dallara F317 – Mercedes-Benz ve annesi Corinna Schumacher FIA F3 / Suer Şampiyonluk sonrası Formula 2’ye geçeceği neredeyse kesindi, zaten sezonun bitmesinden kısa süre sonra resmi açıklama da geldi. Takımı ise bir kez daha Prema olacaktı, nitekim güvenlerinin karşılığını almışlardı ve Mick’in F2 için de doğru isim olacağını düşünüyorlardı. Daha da önemlisi, şampiyonluk ve F2’ye geçiş sonrası F1 kapılarının da ilk kez açılmasıydı. Babasının önceden yarıştığı iki takım, Mercedes ve Ferrari, kendisine genç sürücü programına katılma teklifinde bulunmuştu. Mercedes o dönem Formula 1’in hegemon gücüydü, ancak George Russell gibi bir yeteneğe sahip olmalarının yanında Esteban Ocon ve Pascal Wehrlein gibi isimlere koltuk bulamamış olmaları gibi bir sıkıntı vardı, her iki isim de Formula 1 dışındaydı. Diğer taraftan Ferrari, Mick’i belki babasının gölgesine daha da itebilirdi, ancak ne olursa olsun Ferrari’den teklif alan birisinin reddetmesi hiçbir zaman kolay değildir. Sebastian Vettel’in dediği gibi; herkes Ferrari hayranıdır. İki seçeneği değerlendiren Mick, tercihini Scuderia’dan yana yaptı ve kariyerini şekillendirecek, belki de bugün kendisinin F1’de olmasını sağlayan adımı attı. Sıradaki hedef, Formula 2 şampiyonluğuydu ve Russell, Norris, Alex Albon ve Artem Markelov gibi isimlerin ayrılığıyla birlikte zayıflayan bir gridde bu hayal değildi. Ancak, bir kez daha zor bir sene onu bekliyordu.   Geçmişten günümüze serisinin ilk yazısı tamamlandı. Mick Schumacher’in Formula 2 ve F1 kariyerini ele alacağımız bir sonraki bölüm kısa süre sonra sizlerle.  Köşemizin bir sonraki konuğu ise Kevin Magnussen olacak.

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir