Red Bull’a bir anda ne oldu? Teknik direktif nedeniyle mi yavaşladı?

Red Bull tam tamına 15 yarıştır, Max Verstappen ise 10 yarıştır aralıksız kazanıyorlar. Her iki taraf bu sayede uzun yıllardır kırılamayan art arda kazanma rekorlarını kırdılar. Verstappen daha yeni kırarken, Red Bull McLaren’e ait 11 yarışlık kazanma rekorunu 15’e çıkardı.
Ancak bu kazanma istatistikleri, olağan dışı bir şeyler olmazsa ya da Verstappen ve Red Bull şapkadan tavşan çıkarmazsa bugünkü Singapur Yarış ile sona erecek gibi. Normal şartlarda Red Bull, daha doğrusu RB19’u süren Verstappen ile imkansız bir hedef değil. Bunu geçmişte birçok kez gördük ancak bu sefer koşullar, her şeyin daha ideal olduğu yarışlara göre daha farklı.
Red Bull, Singapur’a gelmeden önce bile yarışın kendileri için pek iyi geçmeyeceğini, pist yapısının kendilerine uymayacağını, bu yüzden zorlanacağını söylüyordu. Diğer taraftan kanat esnekliğiyle ilgili getirilen teknik direktifin Singapur’dan itibaren uygulanacak olması, her şeyin içerisine daha fazla belirsizlik katmıştı. Bu direktiften Red Bull’un pek etkilenmesi beklenmiyordu ancak yine de bundan kimse emin değildi.
Cuma gününden itibaren başlayan pist üstü çalışmalarıyla Red Bull’un sıkıntı yaşayacağı, en azından diğerlerinden kopamayacağı görüntüsü ortaya çıkmaya başladı. Cumartesi günü yapılan değişikliklerle durum ilk başta daha iyi olsa da, günün sonunda Red Bull pilotları 11 ve 13. sıradan daha ileriye gidemediler.

Singapur, normal pistlere göre sürpriz olması daha muhtemel pistlerden birisi. Geçmişte Mercedes’in dominant olmasına rağmen zorlandığı seneler olmuştu. Red Bull da bu sene benzer bir durum yaşıyor gibi.
Red Bull kampından gelen açıklamaların çoğu, ayarlarda istedikleri yolu bulamadıkları için geride kaldıkları şeklindeydi. Araçta istenen dengenin bulunamaması, beraberinde sinir bozukluklarını ve hataları da getirdi. Makine yarışçı uyumunun en üst seviyesini gördüğümüz RB19 & Verstappen kadrosu, Marina Bay caddelerinde bir anda saçma, yer yer gülünç bir pozisyona düştüler.
Bu tür ani düşüşlerde genelde ayarlarda ve lastiklerde doğru yol bulunamaması etkili oluyor. Özellikle sürüş yüksekliğinin çok önem kazandığı ve bu açıdan araçların çok dar bir pencerede çalıştığı yeni zemin etkili araçlarda, ayarlarda hata yapılmasının bedeli büyük olabiliyor. Bir pistten diğerine değişen güç dengelerinde de genelde bir aracın çalışma aralığının bir piste daha uygun olup diğerinde uygun olmaması etkili olabiliyor.
Red Bull’un Motor Sporları Danışmanı Helmut Marko, “Cuma gününe sıkıntılarla başladık ancak 3. antrenmanda durumu iyileştirdik. Sıralamaların 1. seansında diğerleri 0.6 sn civarında gelişirken biz ancak 0.2 sn gelişebildik. İlk başta dengeyi tekrardan kazanıyor gibiydik ancak sonra bir anda tekrardan kaybettik.”
“Yeni asfaltlanan yerler, eskiye göre çok daha yumuşaktı. Teknolojiye çok bağımlı olduğunuzda, tepki vermeniz de uzun sürüyor.” 
Peki bu pist, Red Bull RB19’a neden uymadı? 
Red Bull, çoğu pistte çok fazla zıplama yaşamadan aracının arka tarafını yere daha yakın konumlandırabiliyor. Rakipleri ise Red Bull’a kıyasla araçlarını daha yüksek konumlandırarak çalıştırıyor, aksi takdirde zıplamayla beraber aracın altındaki tahta plaka aşındığı için kuralların dışına çıkma olasılığı oluyor. Spa ve Singapur gibi yarışlarda bu durum daha ciddi olabiliyor.
Pilotların “bottoming” şeklinde ifade ettiği, aracın tabanının yere vurması sorunu nedeniyle takımlar araçlarını mecburen daha yüksek sürüş yüksekliğinde çalışmak zorunda kalıyorlar. Normalde düşük sürüş yüksekliğine inemeyen araçlar için bu iyi haber olurken, Red Bull gibi aracını daha düşük seviyede çalıştırabilen takımlar için problem olabiliyor. Red Bull’un aerodinamik yapısı daha çok, düşük sürüş yüksekliğinde iyi çalışacak şekilde optimize edilmiş durumda.

Spa, daha geleneksel yapısı ve hızlı virajlarıyla, aynı zamanda telafi edebileceği alanla Red Bull için büyük bir problem olmadı ancak aynısı Singapur için geçerli değil. Spa’da zeminin yere vurma sorunu hızlı Eau-Rouge’da oluyordu. Oradaki dikey yön değişiminde olan basınç nedeniyle Red Bull, çözümü sürüş yüksekliğinden feragat ederek değil, Eau-Rouge’u tam gaz geçmeyerek buldu. Bu yüzden, pilotların çoğu Eau-Rouga’dan tam gaz geçerken, Red Bull pilotları en hızlı araca sahip olmalarına rağmen o bölümden gaz keserek geçiyordu.
Red Bull, Singapur’da Cuma günü aracını daha yüksek sürüş yüksekliğine göre ayarladı. Bunun sonucunda RB19 optimum seviyede çalışamıyordu. Araç virajlara girerken önden, virajdan çıkarken ise arkadan kayıyordu. Dolayısıyla Red Bull pilotları araç içerisinde pek güvende hissetmediler. Bu, sonuçlara da yansıdı.
Cuma günkü açıklamalar, bu durumu doğruluyordu. Verstappen, Araç fren noktalarında çok fazla yere vuruyor, bu yüzden yol tutuşu yok.” derken Sky Sports Formula 1 yorumcusu Martin Brundle, “Red Bull’un aracının tabanı çalışmıyor gibi. Eğer öyleyse, bu araçlarda bütün aerodinamik çalışmaz.” demişti. Marko ise yaşananları, “Temel bir problem var.” diyerek özetledi.
Red Bull, Cuma günü yeni bir taban güncellemesini test etmişti. Takım, Cumartesi gününe geçerken hem eski tabana döndü, hem de sürüş yüksekliğini düşürmeyi tercih etti. Bu, yeni tabanın çalışmadığı manasına gelebilir ancak Singapur da yeni bir tabanı test etmek için doğru yer olmayabilir.
Marko, yeni tabanı çalıştıramadıklarını kabul ederken, diğer taraftan bu güncellemenin FIA’nın yeni teknik direktifiyle alakalı olmadığını söyledi.
Marko, “Bu güncelleme, çok uzun zaman önce planlandı. Simülatörde iyi çalışıyordu ve daha fazla yere basma gücü vermesini bekliyorduk.” dedi.
Mercedes’in takım patronu Toto Wolff de bu konuda erken bir çıkarımda bulunulmaması gerektiğini söyledi. Wolff, “Herkes teknik direktife aynı şekilde tepki verdi. Kimi daha fazla, kimi daha az. Ancak iki günlük antrenmanın ardından, tek set veri ile bunun bir etkisinin olup olmadığını söylemek için erken. Suzuka’yı bekleyelim.” dedi.
Problem arka süspansyonla bağlantılı olabilir
The-Race’den Mark Hughes ise Red Bull’un Singapur’daki esas sıkıntısının arka süspansiyon ayarlarıyla alakalı olduğunu düşünüyor. 
Hughes’a göre Red Bull RB19’un esas gücü, rakiplerine göre daha uzun ancak yumuşak arka süspansiyonundan geliyor. Bu tasarım, sert süspansiyonların olduğu zemin etkili araçlarda Red Bull’un taban altını daha iyi kullanmasını, farklı viraj yapılarında daha istikrarlı hıza sahip olmasını ve yüksek hızda, rakiplerine göre daha tahmin edilebilir bir platforma sahip olmasını sağlıyor.
Red Bull, Singapur’a hazırlanırken simülasyonda engebeli pist yüzeyi için daha yumuşak süspansiyon ayarları seçti. Ancak pistin tekrardan asfaltlanan yerleri sayesinde engebeli bölümler kaldırıldı ve daha pürüzsüz bir pist yüzeyi ortaya çıktı ve yol tutuşu arttı. Bu bölümler süspansiyonların daha yumuşak ayarlanmasını gerektirmese de, asfalt yüzeyi yenilenmeyen bölümler engebeli kaldığı için ayarlar olması gerektiği gibi sertleştirilip sürüş yüksekliği düşürülemedi.

Takım Cumartesi gününe daha sert süspansiyon ayarlarıyla girdi. Bu, denge sorunlarının iyileşmesini sağlasa da arka taraftaki yol tutuşu eksikliği giderilemedi. 3. antrenman seansında Red Bull zirvede olmasa da zirveye daha yakın görüntü çizdi. 
Red Bull bu haliyle yetinmeyerek, daha hızlı olmak için sıralamalara girerken yine değişiklik yaptı ve bunun sonucunda araç, daha kötüye gitmiş gibi görünüyor.
Verstappen’in sıralamalardan sonra yaptığı şu açıklama, aracın Cuma günkü haline döndüğünü işaret ediyor:
“Araç büyük frenleme bölgelerinde büyük ölçüde yere vuruyordu. Ne zaman geç fren yapmak istesem ön tekerleklerimin yükü boşalıyordu. Bu tür sokak pistinde frenlere güvenmek ve virajlara hücum etmek çok önemli bir şey. Bunu yapamadım ve düşük hızlı virajlarda zaten bütün hafta sonu zorlandığımızı düşünüyorum, arka tarafta yol tutuşu yoktu. Bu yüzden minik kaymalar yaşamaya devam ettim ve son turumda 3. virajda büyük bir kayma yaşadım.”
Gelen ilk açıklamalar ve analizler, yeni teknik direktiflerden ziyade Singapur pistinin şartlarının Red Bull’a uymadığı ve Red Bull’un ayarlarda yolunu kaybettiği yönünde. Gerçekten öyle mi yoksa Red Bull, son değişikliklerden kötü mü etkilendi, bunu Suzuka hafta sonu daha net gösterecek.