Röportaj: X Mohamed Abdulle 

Röportaj: X Mohamed Abdulle 

 

 

. . .

Motorsport Türkiye olarak F1’in farklı yönlerine ışık tutmak istedik. Her yarışı ordaymışız gibi hissetmemizi sağlayan, anları zamansızlaştıran ve bu işin iletişiminin en önemli yapı taşlarından biri olan fotoğrafların ortaya çıkmasını sağlayan biriyle sohbet edeceğiz. 
Mohamed Abdulle, Somali kökenli İngiltere’de ikamet eden bir fotoğrafçı. 2022 sezonunun ilk yarısında griddeki en başarılı pilotlardan biriyle F1’de yakaladığı anları ölümsüzleştirdi. Bugün Mabdulle ile beraber F1’de bir fotoğrafçı olmanın her detayına değinmeye çalıştık ve ondan çok değerli bilgiler aldık. 
Pelinsu Özgür: Kitlemiz için kısaca kendinizi tanıtır mısın? 

Mohamed Abdulle: Benim adım Mohamed Abdul, Instagram’da ismim @Mabdulle – ismim ve soyadımın birleşimi. Bir nevi kelime oyunu. Londra’da yaşıyorum. Fotoğrafçı, yönetmen ve kreatif içerik üreticisiyim. Son olarak, bu yıldan itibaren F1 ile turneye çıkmaya başladım. 

 
Pelinsu:  Peki fotoğrafçılık kariyerine ne zaman ve nasıl başladın? Hep fotoğrafçı olmak mı istedin yoksa hayat mı seni buraya getirdi? Yolculuğun nasıl başladı? 

Mabdulle: Pek de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bir sonraki Mark Zuckerberg olacağımı ve bir uygulama geliştireceğimi düşündüğüm için üniversiteye bilgisayar mühendisliği okumaya gittim. Çok çılgıncaydı. Üniversitede okurken fotoğrafçılığa yeni başlamıştım ve boş zamanlarımda arkadaşlarımla dışarıdayken insanların, Londra sokaklarının, mimarinin, şehrin etrafındaki bütün güzel şeylerin fotoğraflarını çekerdim. Üniversiteden önce çılgın Instagram gönderileri hazırlamaya başladım ve bu 2015’teydi. Yani, çok çok uzun zaman önce. Sonra Adidas ve Reebok gibi büyük markaların kampanyalarını çekmek için işe alındım. Ve böylece fotoğrafçılık kariyerim başladı. Uzun lafın kısası, çok büyük güzel bir kazaydı. 

 
Pelinsu: Ah, gerçekten çok iyi. Peki, her zaman motor sporları ve F1 ile ilgilendin mi? Bu nasıl başladı? 

Mabdulle: Şaşırtıcı bir şekilde, gerçekten ilgilenmiyordum. Dürüst olmak gerekirse, bu işi almadan önce hiç yarış izlememiştim. Sanırım Londra’daki farklı markalar ve müşteriler için yaptığım bütün inanılmaz şeyler sayesinde birkaç kişinin radarına girdim. Spora yeni bir bakış açısı getirmeye ve farklı bir şekilde belgelemeye çalışıyorum çünkü son birkaç yıldır bunu yapanlar aynı insanlarmış gibi hissediyorum. Bunun kulağa korkunç geldiğini biliyorum fakat hayır, bundan önce bu spora karşı ilgim yoktu. Motor sporlarıyla pek ilgilenmiyordum ama F1’in bir parçası olduğumdan beri tartışmasız takip ediyor ve seviyorum. 

 
Pelinsu: Evet ben de. F1’deki en ünlü sürücülerden birinin fotoğrafçısı olmak nasıl bir duygu? Nasıl hissettiriyor? 

Mabdulle: Dürüst olmak gerekirse, en iyi takımlardan biri ve en iyi sürücülerden biriyle çalışmak inanılmaz bir duygu. İşlerin bir parçası olmak ve her şeyin nasıl ilerlediğini görmek aynı zamanda bunların hepsini belgeleyebilmek, o anları yakalayabilmek mükemmel. Ben de genç olduğum için kendi neslimdeki insanlar gibi hissediyorum ve genç kalabalıkla (onlarla) daha çok ilişki kuruyorum. Onlarla çok iyi arkadaş oluyorum ve vakit geçiriyorum. Benim için inanılmaz bir deneyim oldu. 

Pelinsu: Peki iş planını nasıl yapıyorsunuz? Örneğin kendi aranızda bölgelere göre mi ayrılıyorsunuz (Avrupa, Asya ve Amerika) yoksa müsaitlik durumunuza göre mi?  

Mabdulle: Aslında sezonun ilk yarısı için sözleşmem vardı fakat birkaç şey daha yaptım. Bütün Avrupa yarışları, Avustralya, Bahreyn, Miami’deydim ve sezonun 2. yarısında yoktum. Ama Abu Dabi ve gelecek sezon için turneye geri dönüyorum. Fakat dürüst olmak gerekirse, yarıştan yarışa yani projeden projeye bağlı bir takvimim vardı. Bununla ilgili inanılmaz olan şey ise  sadece yarışlar değil. Aynı zamanda gerçekleştirdiğimiz farklı projeler. Örneğin Silverstone’da üç küçük çocuğu ilk kez Formula 1’e götürmüştük. Çünkü bilirsiniz, özellikle Paddock biletleri çok pahalı olduğu için pek çok insan F1’e geliş ücretlerini karşılayamaz. Bu yüzden insanlara bunu deneyimleme fırsatı vermek istedik. Kariyerimdeki yaptığım diğer her şeye baktığımda, modadan müziğe, Moda Haftası’na, Adidas için yaptığım kampanyalara ve Nike için reklam panolarına kadar birçok şey yaptım. Bu yüzden temelde diğer alanlarda yaptığım bütün uygulamaları bir araya getirip bunu Formula 1’e uyguladığını hissediyorum. 

Pelinsu: F1’in sana neler kattığını düşünüyorsun? 

Mabdulle: Bir çok inanılmaz fanla ve insanla tanışmak. F1’in bu kadar popüler olduğunu ve büyük bir kitlesi olduğunu bilmiyordum. F1 ile beraber turneye çıktıktan sonra bir çok arkadaşımın ve Londra’da tanıdığım önemli insanların Formula 1 izlediğini öğrendim. Şimdi ise benim önderliğimde beraber yarışları izliyoruz. Fakat bence en iyi yanı, her yarışta olduğu gibi, hayranlarla küçük tanışma buluşmalarıyla kaynaşıyorsunuz. Örneğin eğer bir Mercedes hayranı varsa, onlara garajda bir tur attırmaya veya onlara özel takım ürünlerinden vermeye çalışıyorum. Hayranlarla etkileşim kurabilmek benim için en iyi taraflarından biri. Her zaman pilotlarla veya takımla beraber olmam. Hayranların tarafında olmayı seviyorum çünkü spora bu kadar takıntılı değilim. Buraya temiz bir kalp ve taze bir çift gözle geldim. 

Pelinsu: Sana göre F1’de çalışmanın artıları ve eksileri neler? 

Mabdulle: Eksileri, uyumuyor (gülüyor) ve bazen arka arkaya seyahat yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bir süreliğine yatağımı özlemiştim. Artıları ise takımdaki herkes hatta diğer takımlar da birbiriyle çok iyi arkadaş ve herkes birbirini seviyor. Çok iyi, sağlıklı ve pozitif bir ortam. Bu kadar uzun süre seyahat etmenin zor olduğunu düşünüyorum fakat böylesine inanılmaz bir ekiple seyahat etmek ve çalışmak bambaşka bir serüven. 

Pelinsu: Bunu çok merak ediyorum. Normal fotoğrafçılıkla yarış pistinde yapılan fotoğrafçılık arasında bir fark var mı? 

Mabdulle: Hmm, hayır. Müzik sektöründe öğrendiğim ne zaman nerede olmanız gerektiği ve kalabalığa nasıl adapte olmanız gerektiği. Moda Haftası ise çok hızlı, çok vaktiniz yok. Buralarda öğrendiğim her şeyi F1’de uyguluyorum çünkü bazen bir pilotla 2 dakikanız hatta 10 saniyeniz oluyor. Sadece bu sürede fotoğraf çekme şansınız var. Önceki deneyimlerimde öğrendiğim çabuk olma becerisi ve kısa sürede yaratıcı olma yeteneği bana çok yardımcı oldu. Bu yıl çok fazla fotoğraf çektim ve çoğu Formula 1’de gözükmedi. Buraya ilk geldiğimde herkesin bana “Bu yeni gelen olmalı.” dediğini hatırlıyorum. (gülüyor.) 

Pelinsu: Pekala, bulunduğun hangi pistte görsellik en güzeldi? 

Mabdulle: Hmm, favorim? Silverstone. Çünkü pek çok arkadaşım ve eskiden beraber çalıştığım ve bildiğim insanlar oradaydı. Harika zaman geçirdim. Aynı zamanda  Avustralya’da da çok güzel vakit geçirdim ve iyi anlar yakaladım çünkü kalabalık çok çılgın ve eğlenceliydi. Miami, çünkü yepyeni bir deneyimdi, yeni yarış yeni pist. Bunu deneyimlemek çılgıncaydı. Sanırım bunlar şu an kadarki en sevdiğim ve en akılda kalanlarım olacak. 

Pelinsu: Bence Vegas inanılmaz olacak. 

Mabdulle: Bence de Vegas çılgınca olacak. Aramızda kalsın fakat pist inanılmaz gözüküyordu şahsen ben yarışmak istemezdim. (gülüyor) 

Pelinsu: Peki fotoğrafçı olmak isteyenler için: Bu işin sorumlulukları tam olarak nedir? İnsanlar bu fotoğrafçılığı basit ve hızlı bir iş olarak görüyor fakat ben bunun çok zor olduğunu biliyorum. Çok çalışmak gerekiyor. Peki bu insanlara ne önerirsin? 

Mabdulle: Unutmamalı ki, bir fotoğrafçı olarak her zaman 2. plandasın, bir iş yapmak için buradasın ve fotoğrafladığın kişiyi – bir yarışçı ya da mekaniker – elinden geldiğince en iyi şekilde görünmesini sağlamak için buradasın. Yapmanız gereken temel şey belgelemektir. İşiniz deneyim olarak orada olmanın nasıl bir his olduğunu herkese göstermek yani insanların o anda olmanın nasıl bir his olduğunu düşünmelerini veya hayal etmelerini sağlayan fotoğraflar yaratmak istiyorsunuz. Fotoğraf çekerken çok hızlı olmanız gerekiyor. Çok hızlı düzenlemeniz gerekiyor. Bu yüzden, kelimenin tam anlamıyla fotoğrafı çektikten hemen sonra dosyaları düzenlemem, onları paylaşmam ve bu süreci tekrar tekrar yapmam gereken zamanlar oluyor. Bence en iyi fotoğraf her zaman çekebildiğin fotoğraftır. Dolayısıyla, iPhone’dan olsa bile, herhangi bir fotoğraf veya video çekebiliyor olsanız bile, bu inanılmaz bir başlangıç yöntemidir. Fakat fotoğrafçılığa girmek isteyen herkes yolunda olduğunu unutmamalı. Aceleye gerek yok, pratik mükemmelleştirir. Ve en önemlisi, olabildiğince çok eğlenin. 

Pelinsu: Evet. Peki işini yaparken sana ilham veren nedir? 

Madulle: Bilmiyorum, bence ilham iyi bir şey değil. Bence ilham almıyorsan, yine de işini yapman gerekiyor. Fakat benim için, bunu daha önce yaptığımı bilmek, durumu en iyi şekilde değerlendirebileceğimi bilmek gibi. Bazen ışıklandırmanın iyi olmaz, çekim yaptığım kişi o kadar inanılmaz değildir ya da %100 enerjisini veremiyordur. Fakat bence en iyi fotoğrafçılar, her duruma uyum sağlayabilen ve en iyisini yapabilenlerdir. Bu nedenle, kötü bir ışıklandırmanız veya kötü bir ortamınız olsa veya berbat görünen bir odada olsanız bile, işiniz içinde bulunduğunuz durumdan en iyi şekilde yararlanmaktır. Ve şaşırtıcı bir şekilde, insanların mükemmeliyetçi olmayı bırakmaları gerektiğini hissediyorum çünkü bunun farklı biri için inanılmaz bir fotoğraf olduğunu düşünmeseniz bile, bunu inanılmaz bir fotoğraf olarak görebilirler. Bu yüzden kendinizi çok fazla hırpalamayın. 

Pelinsu: F1’de çalışmak için yapılması gereken ekstra bir şey var mı? 

Madulle: Sana nasıl hitap etmeliyim? Pelin mi? Pelinsu? (gülüyor) Bu soruya nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum. Çünkü bu işi bir gün bir e-postayla uyandığımda aldım. Bu yüzden buna nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum. Çünkü, sanıyorum, diğer yaptığım işler sayesinde radarlarına girdim. Fakat bence Formula 1’e girmenin en iyi yolu, herhangi bir yarışta fotoğraf çekmeye başlamak, kameranızla bir hayran olarak gelmek. Sadece sürücülerin fotoğraflarını çekmeyin, deneyimin, yerin fotoğraflarını çekin, farklılaştırın, belgelendirin, çünkü bence, nasıl çekim yapabileceğinize dair örnekler vermeniz gerek. Yapmanız gereken en temel şey iyi bir portföy oluşturmak. Yarışlara katılamıyorsanız veya yarışa gidecek paranız yoksa, sadece arabaların fotoğraflarını çekin, kendi kampanyalarınızı oluşturmak için arkadaşlarınızın fotoğraflarını çekin. Başlamanın en iyi yolu kendi kendinize çekim yapmak. 

Pelinsu: Son soruya geldik J Bu soruya cevap verip vermemekte özgürsün. Fakat sormak istiyorum, sizce F1’de daha fazla siyahi insan olmalı mı? 

Mabdulle: Bence sadece siyahlar değil, bence daha fazla etnik gruptan gelen insan olmalı. Sadece sürücüler değil, bence genel olarak, gittikçe iyiye giden bir temsil olmalı çünkü F1 daha geniş bir kitleye hitap ediyor Fakat hala çok çok uzak bir yerdeyiz gibi hissediyorum Ancak bununla birlikte, F1’in çok fakat çok pahalı bir spor olduğunu göz önünde bulundurmanız gerektiğini düşünüyorum. Ve çoğu insan bunu karşılayamıyor. Yani bu çok zor  fakat devam ettikçe daha fazla siyahi, daha kahverengi, daha fazla siyahi kadın ve insan olacak, umarım daha fazla Türk olacak, çünkü biliyorsunuz, ben Somaliliyim ve Türkleri çok severiz. Sanki aramızda gizli bir bağ varmış gibi. (gülüyor) 

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir