Yorum: Pilotların 2022 Macaristan Yarış performansları nasıldı?

Yorum: Pilotların 2022 Macaristan Yarış performansları nasıldı?

 

 

. . .

Valtteri Bottas Hafta sonunun net kaybedenlerinden. Sıralamalarda iyiydi, soğuk hava koşullarını iyi okuyabilmesi sonucu 6 yarışlık uzun bir aranın ardından ilk kez son bölüme kadar kaldı. Ancak bu pistin havası mı suyu mu yaramıyor bilinmez, bir kez daha kötü bir start aldı, ilk viraja gelinirken de fazla temkinli kalması sonucu tam 5 sıra kaybetti. O saniyeden sonra tek seçenek ilk bölümü uzatmak ve avantaj sağlamaya çalışmaktı, kendisi en geç pite giren isimlerden birisiydi. Sorun, sert lastiğin aşırı yavaş kalmasıydı, ancak pist Macaristan, diğer pilotlar da çift pit taktiği izliyor olunca 10. Sıra mümkün gibi duruyordu, ta ki yarış temposunda epey hızlı görünen Aston Martin pilotları kendisini geçene kadar. Zaten kısa bir süre sonra da motor arızasından yarışı bıraktı. Alfa Romeo serbest düşüşe devam ediyor. Yuki Tsunoda Kariyerinin belki de en dağınık hafta sonuydu. Sıralama turlarında hiçbir şeyi bir araya getiremedi, vasat bir startın ardından lastiklerine hiç iyi bakamadı ve sıra kaybetmeye başladı, zaten pit yolundan gelen takım arkadaşına da geçilince takım kendisini pite aldı. Ortalama bir tempo tutturmuşken spin atınca da yarışı kağıt üstünde olmasa bile fiilen son buldu. Bütün yarış boyunca, kullandığı bütün lastiklerde “yol tutuşu” eksikliğinden şikayetçiydi, ki ikinci pitinden sonra yumuşak lastiklerle attığı turlar aşırı istikrarsızdı. Son olarak iki tur yiyen tek sürücünün de kendisi olduğunu hatırlatalım. Bir süre Macaristan lafı duymak istemeyebilir. Nicholas Latifi Bütün hafta sonunun en heyecan verici isimlerinden birisiydi kendisi, nitekim hepimizi şaşırtan bazı sekanslarla karşılaştık. En önemlisi üçüncü antrenman turları biterken mührü vurduğu anlardı: yağmur altında geçen seansta en hızlı tur Charles Leclerc’e gidecek gibiydi, ancak damalı bayrak çıktığı an lastikleri çok iyi ısıtan ve müthiş bir aralık yakalayan Williams ile Latifi üç sektörde de en hızlı dereceye imza attığı bir turla liderliğe yükseldi. Sıralama turlarında ise son turuna en iyi ilk sektörle başlayan Latifi, turun kalanında ise ciddi hatalar yaparak son sırada kaldı, özellikle son virajı dönerken verdiği bir kontra ciddi zaman kaybettirdi. Bu performans ile Formula 1 tarihinde bir ilke imza atmış olabilir. Yarışı içinse üstünü çizebileceğimiz herhangi bir nokta yok, es geçmek durumundayız. Alex Albon, Williams FW44 Williams     Alex Albon Ortalıkta görünmediği bir hafta sonu, zaten 19 yarışçı yarışı tamamlayınca bazı isimler ister istemez silik kalıyor. Ama Albon’un silik kalmadığı tek bir nokta vardı: startta bir kez daha son zamanlardaki belalısı Vettel ile yan yana gelmesi ve temas etmeleriydi, 2. virajda iç çizgiyi almışken hemen sağındaki Alman yarışçı ile temas yaşadılar, bu temas sonucu ön kanadı kırılan Albon pite girdi ve onun da yarışı henüz orada bitti. Son turlarda Kevin Magnussen ile kapışması dışında hiçbir bahsedilecek yanı yok yarışının.   Kevin Magnussen Büyük beklentilerle çıktığı hafta sonundan küçük sonuçlarla ayrıldı. Neden büyük beklentiler, çünkü Haas buraya güncellenmiş VF-22 ile geldi ve yeni aracı sadece Magnussen kullanmaktaydı. Sıralama turlarında ikinci bölümden öteye gidememesi ilk hayal kırıklığıydı, bunu telafi etmek için de startta tam 4 sıra birden kazandı, iyi bir ivmelenmenin ardından dış çizgiden gelerek iç tarafa sıkışan isimleri avladı. Ancak klasik bir Magnussen şanssızlığı-agresifliğinin sonrasında ön kanadındaki bir parçayı kırması nedeniyle FIA tarafından siyah-turuncu bayrakla pite çağrıldı, o da böylece erkenden günü bitenler kervanına katıldı. Bunun dışında takımın sert lastik seçimi bir diğer hata olarak sayılabilir –tabi gidebildiğimiz kadar gidelim kafasına girilmesini böyle yarışlarda normal karşılamak da lazım-, güncellemelerin çalışıp çalışmadığını ise henüz kimse bilmiyor.   Mick Schumacher Bu hafta sonu ortada görünmesini pek beklemediğim isimlerden birisiydi, nitekim Haas’ın yedek parça sorunlarından ötürü yeni VF-22’yi kullanma fırsatı bulamadı ve bırakın kazayı, herhangi bir spin atması dahi takımın başını ağrıtabilirdi. Dolayısıyla mümkün mertebe temkinli bir hafta sonu geçirdi, sıralama turlarında ikinci bölüme kaldıktan sonra pek zorlamadı, startta yapabileceğini yaptı, sonra da köşesine geçilip arka sıralarda gezindi. Bu gezintide takımın sert lastik seçiminin de payı büyüktü. Bir de son tur Zhou’ya geçildiğini görüyoruz, aracı tek parça damalı bayrağa getirdiği için bunu ne kadar umursadığını ise bilemiyoruz.   Guanyu Zhou Kötü bir hafta sonu geçirmedi, ancak ortada yoktu, bu durumda kendisinin de, takımın da payı büyük. Kendisinin payı startta, 12. Sıra gibi iyi bir start pozisyonuna sahip olmasına rağmen kötü bir kalkışla 6 sıra birden geriledi. Takımın payı ise Haas pilotlarında olduğu gibi sert lastik seçiminde, bu lastiğin istedikleri gibi çalışmaması sonucu çift pite yöneldiler ve hem Bottas’ın, hem Zhou’nun yarışını bitirdiler. Ama çoğu kişinin es geçtiği bir detay var: Zhou’nun ikinci pitinden sonraki yumuşak hamur performansı. Ne yaptı derseniz,pitten 17. sırada dönmesinin ardından tam beş pilotu pist üstünde geçti. Tabi bir kez daha fena olmayan bir performans sonuçlara yansımadı. Zhou Guanyu, Alfa Romeo C42 Antonin Vincent / DPPI     Daniel Ricciardo Bir kez daha büyük hayal kırıklığıydı, hele ki McLaren’in oldukça güçlü göründüğü, kendisinin de genel olarak formda olduğu bir hafta sonunda. Cumartesi günü son bölüme kaldığında “yoksa” dedik, ama Norris’in tam 1.1 saniye gerisinde 10. olabildi. Yarış ise çok daha iyi başladı, ilk bölümde Alpine ile aynı tempodaydı, ikinci bölümde ise kendilerine göre daha yeni ancak daha sert hamura sahip Alonso’yu baskı altına almıştı. Alonso ile mücadele ederken Ocon’un pitten çıkmasını ve ideal çizgiyi tutturmasını fırsat bilen Ricciardo, 2. Virajda iç çizgiyi en hızlı yoldan kapattı ve iki pilotu da geçti. İyi bir sonuç gelecek gibiydi, ta ki ikinci pitinden sonra Stroll ile temas edene, rakibine spin attırana ve 5 saniye ceza alana dek. Buradan itibaren bütün temposunu ve motivasyonunu kaybeden Ricciardo kendisini kovalayan bütün rakiplerine geçildi ve ancak 13. olabildi. Yarışçı pazarının çok karışık olduğu bugünlerde kendisinin akıbeti ne olacak merak konusu, nitekim Macaristan birçok takım için genelde bardağı taşıran son damladır.   Pierre Gasly Her şeyden şikayet ettiği bir diğer yarış. AlphaTauri kendisi için iki haftadır apar topar güncellemeler getiriyor, ancak ne pilotlar, ne de takım yeni parçaların tam etkisini ve nasıl kullanabileceklerini çözebilmiş değil. Sonuç? Gasly bu hafta da Cumartesi gününü ilk bölümde kapattı, yarışa da güç ünitesi değişikliği sonucu pit yolundan başladı. Buna rağmen kötü bir performans gösterdiğini söyleyemeyiz. İlk bölümünde elinden geldiğince yükseldi, ikinci bölümünü tamamen önü açık geçirerek zaman kazandı, böylece yarışı puan barajının yalnızca iki sıra gerisinde kazandı. Her ne kadar sonuçtan mutlu olsa da üst sıra mücadelesinden uzak kaldığı, isminin de yavaş yavaş “acaba” şeklinde anılmaya başladığı zamanlardan geçiyor, sezonun ikinci yarısında bir performans artışı kurtarabilir ancak kendisini.   Lance Stroll Son üç haftadır performansının ciddi derecede arttığını düşünüyorum. Sıralama turlarında zamanlaması çok iyiydi, 7 yarış sonra ilk kez ikinci bölüme kalmayı başardı. Yarışta ise normal bir startın ardından ilk turları avantaj kazanmakla geçirdi, pit yaptıktan sonra da önündeki eski lastikli veya sert lastikli herkesi birer birer avlayarak puan barajına kadar geldi. Ne yazık ki Ricciardo ile yaşadığı temas sonucu spin atarak hem zaman kaybetti, hem de tempo anlamında arkasından gelen takım arkadaşı Vettel ile eşleşememeye başladı. Son turlarda ise takım emri sonucu yer verdiğini ve puan barajının dışına düştüğünü gördük. Bu hamle sorgulanabilir, tamam, belki Vettel Ocon’u geçebilirdi ancak sadece bunun için Stroll’ün puanını harcamaya gerek yoktu. Bir diğer iyi yarışı daha gölgede kaldı. Mechanics on the grid with the car of Lance Stroll, Aston Martin AMR22 Zak Mauger /     Sebastian Vettel Emekliliğini açıklayarak F1 dünyasını şoke etmesinin ardından kimse kendisinin bu denli sağlam bir yarış çıkarmasını beklemiyordur sanırım, özellikle de 3. Antrenmanda kaza yapmasından ve sıralama turlarını ancak 18. sırada tamamlamasının ardından. Yumuşak lastiklerle çok iyi start alarak takım arkadaşının arkasına kadar geldi, ilk bölümün ardından benzer bir tempoyla ilerleyerek Stroll’ün geçtiği herkesi tek tek geçti. Yarışın sonlarına doğru ise bir takım emri sonucu puan barajına kadar geldi, hatta Ocon’u 0.2 saniye gibi bir mesafeden takip etmekteydi. Ama bu sırada DRS kapalıydı, dolayısıyla dört kez dünya şampiyonu onunculukla yetindi. İki yarışlık aranın ardından ilk kez puan aldığı için itiraz ettiğini sanmıyorum.   Esteban Ocon Hafta sonunun -belli derecelerde haklı olarak- en çok eleştirilen ismi, ki bu eleştirilerin sebebi performansı değildi! Cumartesi günü, sıralama turlarının son bölümüne kadar takım arkadaşının oldukça gerisindeydi, ama son turunda gaza bastı ve 5. oldu, son 3 haftada 2. kez ilk beşte yer buldu kendisine. Ancak startta yaptığı hamle tamamen gereksizdi, nitekim iyi startlarıyla bilinen takım arkadaşının önüne kapandı ve ilk virajda iç çizgiye oturmak istedi, hesaba katmadığı şey Hamilton’ın dıştan roket gibi fırlayabileceğiydi. Kendisinin hamlesi ne yazık ki Alpine için ciddi bir kayıp oldu. Alpine’in çok tartışılan sert lastik seçiminin ardından ise yarışı sadece zaman zaman Alonso ile aynı tempoyu tutturmakla geçti, bunu da tamamen başaramaması sonucu takım emriyle bir sıra geri düştü. Pek de iyi bir yarış çıkarttığını söyleyemeyiz, yine de puan alarak istikrarını sürdürdüğünü belirtelim.   Fernando Alonso Bir kez daha çok hızlıydı ve gaza basabileceği her an neden halen bu sporun bir parçası olduğunu bizlere gösterdi. Ancak yarışı için konuşabileceğimiz pek bir şey yok. Startta takım arkadaşı tarafından sertçe engellendi, ilk bölümü belli bir mesafeyi koruyup pitlerde avantaj arayarak geçirdi, Alpine’in sert lastiklerle pistin en yavaş takımı haline gelmesinden sonra ise zaman zaman lastik koruduğu turlar atarak son 20 tur civarı gaza bastı, bu da takımın kendisini her ihtimale karşın Ocon’un önüne almasını sağladı. Son turda ise 3 saniye yavaşladı, amacı Ocon’a yerini geri vermekti, ama arkadaki Vettel’in baskısı sonucu bunu yapamadı. Alpine pilotları kendi aralarında savaşırken dahi takım oyunu oynayabiliyorlar, her şeye rağmen iyi bir ikili oldular. Fernando Alonso, Alpine Formula 1 Team A522 Alpine   Lando Norris Sezonun en rahat sonuçlarından biri. Cuma gününden itibaren çok güçlüydü, Cumartesi günü dördüncü olarak hiçbir şeyin tesadüf olmadığını gösterdi. Yarışta ise durum bu kadar iyi değildi, yumuşak hamur çok çabuk tükendi ve arkada kalan araçlara tabiri caizse çifter çifter geçildi. Dolayısıyla erkenden -ama güvenli bir aralıkta- pite girdi ve sert lastik takan Alpine’in kendisine yetişemeyeceğini bilmesinin rahatlığıyla hızlı turlar atarak kolay bir çift pit stratejisi uyguladı. Mücadeleyi 7. Sırada tamamlaması bir kez daha geride kalanların en iyisi olduğu anlamına geliyordu, puanını da 76’ya çıkarttı.   Charles Leclerc Motivasyon eksikliği bariz ortada, ancak takımın bütün saçmalıkları ortadayken bu “şampiyonada geriye düşme sebepleri” arasında gösterilemez bile. Bu eksiklik en bariz şekilde sıralama turlarında kendini gösterdi ve  Red Bull yokken bırak pole pozisyonunu elde etmeyi, 3. sırada kaldı. Yarışta ise aslında hem o, hem de takım güne gayet iyi başlamışlardı. İlk bölümü yaklaşık 5 tur uzatmış, ikinci bölümünde ise önü açıkken orta hamuru çok iyi kullanarak yarış lideri Russell’ı geçerek galibiyetin bir ucundan tutmuştu. Elbette bir klasik olarak Ferrari “nereye böyle” dedi ve kendisini iki açıdan büyük bir hata yaparak pite aldı: ilk hata, orta hamurla en az beş-altı tur daha gidebilecek hıza sahiplerken Verstappen’e tepki vermek için kendisinden bir tur sonra pite alınmasıydı, ikinci hata ise bütün hafta sonu boyunca neredeyse hiç denemedikleri ve Alpine’in çalıştıramadığı sert hamuru kullanmasıydı! En yavaş strateji buydu, sonuç da hem tırmanan Verstappen’e, hem de Russell’a geçilmesi oldu. Sonrasında ise üçüncü kez pite girmek zorunda kaldı –burada da yumuşak hamura geçti!- ve ancak altıncı sırada tamamlayabildi mücadeleyi. Ferrari strateji ekibinin en kötü işlerinden biriydi.   Sergio Perez Rehavet devam ediyor. Sıralama turlarında aşırı dağınıktı, pist sınırlarıyla yıldızının barışmadığı ve ufak engellemelere de maruz kaldığı günü ancak 11. sırada tamamlayabildi. Yarışta ise startı iyiydi…  ancak buradan sonra Perez’in yarışı tamamen sona eriyor. Verstappen’in stratejisinin neredeyse aynısı uygulandı kendisine, ama bir türlü istediği hıza ulaşamadı ve çoğunlukla takım arkadaşına yol verdiği anlarda ekrana geldiği mücadelede Leclerc’in üçüncü pitinin yardımıyla beşinci oldu. Yarıştan sonra ikinci bölümde istediği turları atamadığını söyledi, kendisi gibi iyi lastik koruyan bir isim için şaşırtıcıydı açıkçası. Sergio Perez, Red Bull Racing RB18 Red Bull Content Pool     Carlos Sainz Ters stratejiye rağmen lastikleri çalıştıramadı ve podyumdan oldu. Sıralama turlarında mükemmeldi, son turunda derecesini geliştirdi ancak ikinci sektörde yaptığı bir hata Russell’a geçilmesine sebep oldu. Yarışta da özellikle ilk turlarda Russell’ı sıkıştırdı, galibiyet adayı gibi duruyordu… ta ki Ferrari kendisini Russell’dan yalnızca bir tur sonra pite alana kadar. Sainz’ın galibiyet şansı aslında burada sona erdi, nitekim pitlerin ardından Leclerc’in gerisinde kaldı. Bana kalırsa Ferrari’nin bu hamlesi yeterince konuşulmuyor, ama yarışa hızlı başlayan pilotun geriye alınması talihsizlikti. Ferrari bunu telafi etmek için mi bilinmez, kendisine en ideal stratejiyi uyguladı; uzatılmış ikinci bölüm ve son bölümde yumuşak lastikler. Ama Sainz yumuşak lastikleri hiç kullanamadı, aynı lastikleri kullanan Hamilton’a geçilerek mücadeleyi dördüncü sırada tamamladı. Ferrari’nin strateji hatalarını ayrı bir yazıda konuşmak daha iyi olabilir.   George Russell Sağlam bir yarış çıkarttı, ancak galibiyet mücadelesi istiyorsa kazanan stratejileri de öğrenmesi gerekiyor. Sıralama turlarında tam anlamıyla uçtu, hiç mor sektörü olmamasına rağmen pole pozisyonunu elde ederek bize 2019 Kanada GP, Vettel pole pozisyonu turu esintileri sundu. Yarışta ise iyi bir startla yerini korudu, ama ilk turlarda Sainz’ın baskısı altında kalması ve farkı 2 saniyenin üstüne çıkaramaması buralara alışkın olmadığını belli ediyordu. Bir diğer sorun da yarışa yumuşak lastiklerle başlamasıydı, bu Ferrari’nin elini güçlendiren bir durum olabilirdi –öyle de oldu, ilk bölümü uzatan Leclerc ikinci bölümde taze lastiklerle kendisini avladı. Buradan sonra arkadan gelen Verstappen de düşünüldüğünde liderlik mümkün değildi. Asıl sıkıntı 7. sıradan gelen Lewis Hamilton’a geçilmesiydi, bu durum orta hamuru yeterince iyi kullanamamasından kaynaklanıyordu. Tabii kariyerinde ilk kez bu kadar sıkı bir mücadele verdiği için farklı stratejilere tepki verememesi normal, alışacaktır.   Lewis Hamilton Öyle iyi yarıştı, lastiklerine öyle güzel baktı ve öyle güzel bir tempo tutturdu ki, acaba ilk çizgiden başlasa kazanabilir miydi sorusunu sordurttu. İlk çizgiden başlayamama sebebi ise bir DRS arızasıydı maalesef. Startta son haftalarda olduğu gibi yine çok iyiydi, 5. sıraya yükselerek Red Bull’lardan kaçması önemliydi. Orta hamurla başlamasına rağmen nispeten erken pite girmesi Macaristan gibi çok sevdiği bir pistte rahatça lastik koruyabileceği ve son turlarda avantaj kazanabileceği anlamına geliyordu, öyle de oldu. Kendisinin “Hammertime” olarak adlandırdığı performanslardan birisiydi, ikinci pitinin ardından piste 5. Sırada döndü ancak herkesten 1 saniye daha hızlıydı! 15 turda 3 sıra kazanması ve son turunda bile epey hızlı gidebilmesi, ikinci yarıda bambaşka bir Hamilton izleyebileceğimizin fragmanlarından olabilir.   Max Verstappen Takım kendisinin görüşünü dinliyor, kendisine en ideal ortamı sağlıyor ve karşılıklı müzakere içinde kazanmaya devam ediyorlar. Sıralamalarda motor arızası sonucu 10. Sırada kalmıştı, ama bu kendisi için basit bir engel gibiydi. Startta yapması gerekeni yaparak yükseldi, orta grubu hiç zaman kaybetmeden ayıkladı ve bir kez daha erken pite girerek diğerlerinin tepkilerini bekledi. Red Bull açıkçası bu işi çok iyi yapıyor, asla “tersini yapan” taraf olmuyorlar, diğerlerini hamleye zorluyorlar. Bir diğer püf nokta ise yumuşak lastik gibi riskli bir seçime rağmen strateji konusunda Russell gibi ipleri bırakmamasıydı, nitekim gerilerden başlamanın bir diğer avantajını kullanarak ikinci bölümde önünü açabileceği bir aralık yakalayabildi. Bu aralıkta attığı hızlı turlar ikinci pitin ardından sadece Leclerc’in arkasında kalmasına, onu da geçmesine sebep oldu. Leclerc’i geçtikten sonra attığı spinde belki lastiklerini yıprattı ve pozisyonunu kaybetti, ama buna hiç aldırmadan döndü ve rakibini bir daha geçti. Sonrasında hiç gaz kesmedi ve bir kez daha net bir zafer elde etti. Avusturya’da kaybettiği psikolojik üstünlüğü geçen hafta geri almıştı, bu hafta zirveye çıkarttı. Yaz arası öncesi de şampiyonada 80 puanlık bir fark yakaladı -2011 Vettel’den bu yana en büyük fark sanırım. Kupanın bir ucu ellerinde, kaybetmemek de aynı şekilde ona düşüyor artık. Max Verstappen, Red Bull Racing RB18 Red Bull Content Pool

 
tr.motorsport 

En güncel Motorsporları haberleri için sosyal medyada TRmotosports’u takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir